Daha öncesinde “Çığlık” romanıyla okuyucuyla buluşan Murat Kahraman, bu kez yeni romanı “Bitmeyen Veda” ile karşımızda. Sancı Yayınları’ndan çıkan roman yazarın ikinci romanı. Murat Kahraman, Çığlık romanında olduğu gibi Bitmeyen Veda romanında da bizleri derin acılara, hüzünlere, sevdalara ve kavganın güzelliğine götürmektedir.
“Bitmeyen Veda” basıma hazırlanırken Murat kahraman kitabın hikayesin şöyle aktarmıştı:
”Bazen bazı şeyler öyle bir unutulmaya bırakılır ki, kendi varlığını bile hissedemez olur. Rüzgârın bile kucaklamak için çaba sarf ettiği güzellikler yüzüstü bırakılır. Zaman aşımının işlemediği güzellikler, dinlenmeye bırakılınca farklı bir renkle karşısına çıkar insanın. “Gırtlağın mı felç oldu be yavrum? Dedirten cinsten suskunlaştırır insanı. Evet, herkesin gırtlağı bir şekliyle felç olduğu zamanlar olmuştur hayatta. Benim de yutkunarak sustuğum zamanlar oldu.
Lakin iyilik hep kötülüğün altında saklanmak zorunda değildir ya… Açığa çıkıp, “ben buradayım, yaşıyorum! diye bağırır.
Bağırır da… Kimsenin buna engel olmaya gücü yetmez. Çünkü bunun adı HAKİKATTIR. Hakikat, kimsenin niyetlerine göre tanımlanamaz. O olduğu gibi gösterir kendisini…
Cüneyt KAHRAMAN’ın yaşamını konu alan romanı, kitapta asıl kaynak olarak beslendiğim Cüneyt’in annesiyle görüşmemizin uzaması üzerine bu çalışmayı erteledim ve bu kitabı öne aldım. Anayla 17 yıl sonra görüşmemiz gerçekleşti. Bu konu da Ana’nın rızalığını aldım. Cüneyt’in romanın çıkmasını bir an önce çıkmasını istemesine rağmen bu ricamı anlayışla kabul etti.
Yaklaşık on bir aya yakın yazdığım romanı nihayet bitirdim.
BİTMEYEN VEDA kitabını ben yazdım, fakat kitap “sizin hikayeniz.” Kitap basıma hazırlanıyor. Benim gibi profesyonel yazma olanakları olmayan biri için yazma sürecinde insanın içine işleyen acılar, hayal kırıklıkları, umut pırıltıları, yıkımlar ve insanların mücadele azimleri karşısında uykularım kaçtı. Çoğu zaman iştahım bile kapandı.
Kitap beni içine aldı ve hamur gibi yoğurdu. Halkıma uygulanan çifte baskı ve zulüm karşısında içim fena halde acıdı. İple boğulan, iftiraya uğrayan, itibarsızlaştıran ve çaresiz kalan yoksul halkın evlatlarının hikayelerini kaleme dökerken ellerim tutuşur gibi oldu. Evet, itiraf etmeliyim ki, haksızlık karşısında öfkemi daha da bileyen gözyaşlarıma hâkim olamadığım birçok an oldu.
Kitap bana ait olmadığını düşündüğüm için, gelirine dokunma gibi bir hakkımın olmadığını düşünüyorum. Daha önce yayınlanan kitaplarımda olduğu gibi gelirine dokunmayacağım. Bu kitabın gelirini, bu hikayelerin yaratıcılarında en mağdur kesime bırakıyorum. Size ve yitirdiğiniz yakınlarınıza ait olan yaşanılmış fakat kaleme alınmamış yaşantıları nasıl korur ve büyütürsünüz, o da size kalmış bir durum.
Kitabın ismini KUŞATMA, SOĞUK SUYUN KOKUSU ve BİTMEYEN VEDA koyma konusunda bir kararsızlık yaşadım. Sonuçta romanın ismini BİTMEYEN VEDA olarak koymayı uygun buldum.