Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Tüm yurttaşlarımızı sandıklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Herkesin sandık görevlisi olması konusunda duyarlılığını ortaya koyması gerekiyor. HDP seçmeni ve tüm muhalif kesimler bu değişimi gerçekleştirmek konusunda cesaretle çalışacaklar” dedi.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bilgen, Türkiye’de asıl gündemin sandık güvenliği olduğunu kaydetti.
AYNI BASKI BÜGÜN DE DEVAM EDİYOR
Konuşmasına 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile başlayan Bilgen, 27 Mayıs’ın üzerinde 58 yıl geçmesine rağmen, baskı ortamının devam ettiğini kaydetti. Bilgen, “Siyaseti demokratikleştiremediğiniz takdirde sorun sadece vesayet sorunu olmaktan çıkar. Tüm toplum için özgürlüklerin tehdidi haline dönüşür. 27 Mayıs’tan bu yana bütün darbe dönemlerinde toplumun farklı kesimleri cezalandırılmış, toplumsal özgürlükler baskı altına alınmıştır. Bugün de siyaset demokratikleşmediği için aynı baskı devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olmasına rağmen, darbe başarılı olmuş gibi çok sayıda kişi mağdur ediliyor” diye belirtti.
EKONOMİ TEHDİT ALTINDA
Bilgen, Türkiye’deki baskı ortamının ekonomiyi de tehdit ettiğini söyledi. Bilgen, faiz ile ilgili Merkez Bankası’nın aldığı son karara ilişkin olarak şöyle konuştu: “Bu durum ekonomiyi de tehdit ediyor. Faizle ilgili Merkez Bankası’nın aldığı son karar ekonomi alanında, vesayet anlayışının Türkiye’yi getirdiği noktayı gözler önüne seriyor. Çaktırmadan faiz artıran bir ülke haline geldik. Dövizi indirme konusunda tribünlere söylenen sözlerin de gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmadığını ortaya koyuyor.”
HDP HER TÜRLÜ BARAJ İLE UĞRAŞMAKTADIR
Bilgen, bir diğer önemli gündemin ise kendi adaylarına yönelik verilen kararlar olduğunu belirtti. Bilgen, devamla şunları aktardı: “Adaylarımızdan Bedriye Yorgun, İdris Baluken, Turgut Öker ve Abdullah Gürgen ile ilgili kararlar doğrudan seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaldir, kabul edilemez. Bedriye Yorgun ile ilgili karar para cezasıdır. Memnu hakların iadesiyle ilgili haktan, yeni yasa dolayısıyla faydalanamamaktadır. İki düzenleme arasındaki boşluktan faydalanarak bedeli adaylarımıza ödetilmektedir. Baluken’le ilgili de para cezası verilmiş, infaz tamamlanmıştır, ama buna rağmen bölge mahkemesi hızlı bir operasyonla adaylığını engellemiştir. Yüksel, Akgün ve Abdullah Gürgen hakkındaki karar da bir hukuk ihlalidir. Turgut Öker Avrupa’da yaşayan milyonlarca Alevinin temsilcisi olarak adayımız olmuştur. Gene keyfi bir durumla, bir hakaret davası ertelenmesine rağmen, adaylığı kabul edilmemiştir. Bu tip engellemeler Avrupa’da da Türkiye’de de dışlanan kesimlerin siyasete katılma hakkının önüne geçemeyecektir. Adaylarımızla ilgili engelleme girişimlerinde karşılaştığımız somut barajlardan bir başkası da sandık taşımadır. HDP sadece yüzde 10’la değil her türlü barajla uğraşmaktadır.”
SANDIĞA GİTMEYİ ZORLAŞTIRAN BİR TABLO
Türkiye’ de asıl gündemin seçim güvenliği olduğunu söyleyen Bilgen, YSK’nin 140 bin seçmeni etkileyen sandık taşıma kararına dair de değerlendirmelerde bulundu. Bilgen, “Seçimin sonucunu belirleyecek ciddi bir sayısal niteliği etkiliyor. Birkaç bin seçmenle hangi milletvekilinin seçileceğinin belli olduğu bölgelerde, 144 bin seçmenin hak gaspına maruz kalacağı çok açıktır. Bu seçmen iradesinin tanınmamasıdır. Taşınacak yerlerdeki yaşlılar ve engelliler bu taşımadan doğrudan doğruya etkilenecektir. Bir düzenlemeyle yaşlılara ve engellilere jest yapıyor gibi davranmak, bir taraftan da ulaşım zorluğu olan seçmenlerin oy kullanmasının zorlaştırılması ayrımcılıktır. HDP’nin yüzde 70-80 oy aldığı köylerle ilgili taşıma kararı alındığı, sandıkların taşındığı köylerde de AKP’in yüzde 70-80 oy aldığı görülüyor. Geçmişten gelen sorunlar da sandığa gitmeyi zorlaştıran bir tabloyu ortaya koyuyor. Van Yanıkçay ve Daldere arasındaki taşımada, AKP ve HDP oyları karşılaştırıldığında tablo çok net görülüyor. HDP’nin yüzde 94 oranında oy aldığı Muş Merkez Suluca köyünün seçmenleri AKP’nin yüzde 75 oranında oy aldığı Arpayazı köyüne taşınmıştır” dedi.
GEREKÇELERİN HİÇBİRİ İNANDIRICI DEĞİL
Bilgen, sandık taşıma ile ilgili gösterilen gerekçelerin hiçbirinin doğru olmadığını söyledi. Bilgen konuşmasına devamla şunları kaydetti: “Gerekçelerin de hiçbir inandırıcılığı olmadığı çok somut. Siirt’teki taşıma kararına gerekçe gösterilen olay, 1993 yılında gerçekleşmiş. 25 yıl sonra sanki o coğrafyada güvenlikle ilgili hiçbir şey değişmemiş gibi taşıma kararına gerekçe yapmak bahane üretmektir. Birçok yerde 90’lı yıllardaki olaylar gerekçe gösterilmektedir. Başka bir gerekçe seçmen sayısının azlığı. Oysa bu yörelerin seçmen sayılarına baktığınızda 300-400-700 seçmen olduğu görülüyor. Daha az seçmenli kimi yerlerde taşıma kararı verilmemiş. Bu da objektif hiçbir tavrın olmadığını ortaya koyuyor” dedi.
TÜM YURTTAŞLARIMIZI SANDIKLARA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Bilgen, “Tüm yurttaşlarımızı sandıklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Herkesin sandık görevlisi olması konusunda duyarlılığını ortaya koyması gerekiyor. HDP seçmeni ve tüm muhalif kesimler bu değişimi gerçekleştirmek konusunda cesaretle çalışacaklar. Tüm bu zorluklara, engellemelere ve haksız uygulamalara rağmen seçim günü oylarına sahip çıkacak, demokratik değişimin önünü açacaklardır” diye konuştu.
DANIŞMANLARI CUMHURBAŞKANINA DOĞRU BİLGİ VERSİN
Son olarak Almanya’nın HDP’nin programında Ahmet Yıldırım ve Tuğba Hezer’e de söz hakkı tanımamasına ilişkin bir soruya da cevap veren Bilgen, şunları söyledi: “Bizim merkezi olarak yurt dışında miting planlamalarımız yok. Oradaki toplumsal kesimlerin yürüttüğü kampanyalarımız var. Siyaseten yasaklanan arkadaşlarımız da bu kampanyalara destek oluyorlar. Türkiye’nin Almanya’ya söz söylemeden önce kendisine bakması lazım. Herkes elbette eşitçe çalışmalıdır. Ama oraya devlet programıyla, devlet kaynaklarıyla gidip bunu bir seçim kampanyası gibi göstermek doğru değil. Bakın ben dâhil birçok arkadaşım 7 Haziran’da yaptığımız çalışmalardan yargılanıyoruz. Hiçbir eylem, yasa dışı slogan, taşkınlık yok. Sadece seçim bürosu önünde toplantı yaptığımız için yargılanıyoruz. Kendi ülkenizde bu tip çalışmaları yasaklayacaksınız, yargılayacaksınız, başka bir ülkede bu olunca da bunu polemik konusu haline getireceksiniz. Cumhurbaşkanı’na danışmanları doğru bilgi verirse, böylesi karşılığı olmayan konularda HDP’yi hedef haline getirmez.”