10 Ekim Ankara Gar patlamasında yaralanan 16 yaşındaki Z.G.’nin açtığı manevi tazminat kararı kısmen kabul edildi. Karara şerh koyarak itiraz eden heyet üyesi Ö.A , “davalı idarenin değil öncelikle ve evleviyetle davacının anne ve babasının kusurlu olduğu” gerekçesiyle ret edilmesini istedi.
MA Berivan Altan’ın haberine göre, Ankara 5’inci İdare Mahkemesi 10 Ekim 2015 Ankara Gar patlamasında yaralanan 16 yaşındaki Z.G.’nin maddi tazminatını ret eden mahkeme heyeti manevi tazminat talebini ise kısmen kabul etti. Avukat Alişan Şahin, müvekkiline verilmek üzere maddi 10 bin TL manevi de 30 bin TL tazminat davası açmıştı. Geçtiğimiz hafta karara çıkan davada mahkeme üyelerinden biri skandal bir gerekçeyle manevi tazminat verilmemesini savundu.
Kalıcı bir zarar olmadığından maddi tazminata gerek yok
Mahkemenin gerekçeli kararında maddi tazminat yönünden mağdur olan Z.G. hakkında 6157 sayılı Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından 13 Şubat 2018 tarihinde gönderilen “patlamadan etkilendiğini belirten hastanın fiziki muayenesinde alın sol bölgesinde kızarıklık ve sol bacakta yüzeysel yanık dışında anormal bulgu saptanmamıştır. Hasta baş ağrısı ve gerçekleşme şekli belirlenmemiş patlayıcı madde ile temasları açısından tetkik edilmiş, bilgisayarlı beyin tomografisi ve diğer röntgen grafileri normal olarak değerlendirilmiş. Semptomatik tedavi edilen hasta taburcu edilmiştir. Dosya içeriği değerlendirildiğinde fiziksel anlamda kalıcı bir hasarın oluşmayacağı görülmektedir…” değerlendirmelerine yer verildiği ve mevcut belgelere göre davacının maddi olarak tazmini gereken zararının bulunmadığı sonucuna varılarak maddi tazminat isteminin yerinde görülmediği belirtildi.
Yaralanmaya kısmen tazminat
Kararda manevi tazminat bakımından Anayasa’nın 125’inci maddesine atıfta bulunularak, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır” ifadelerine yer verildi. Bunun yanı sıra 4 sayfa gerekçe açıklayan mahkeme şu kararı verdi: “Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 16 Mayıs 2016’dan itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemi ile maddi tazminat isteminin reddine ve tazminat talebinin zımnen reddine ilişkin işlemin iptali isteminin ise incelenmeksizin reddine; kararın tebliğini izleyen günden itibaren gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere, 17 Nisan 2018 tarihinde manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik kısım bakımından oy çokluğu, diğer kısım bakımından ise oybirliğiyle karar verildi.”
Mahkeme üyesinden skandal gerekçe
Mahkeme heyetinin kısmen kabul ettiği manevi tazminat kararına şerh koyan heyet üyesi Ö.A. skandal bir gerekçe ile ret kararını savundu. Heyet üyesi Ö. A.’nın gerekçesi şöyle: “1999 doğumlu olup olay tarihinde reşit olmayan davacının, herhangi bir olay yaşanmasa dahi bir çocuk için başlı başına birçok tehlikeler barındıran binlerce kişiniz katıldığı bir mitinge götürülmesi ve bu miting sırasında meydana gelen terör olayında manevi olarak zarar görmesinde, davalı idarenin değil öncelikle ve evleviyetle davacının anne ve babasının kusurlu olduğu; bu nedenle davanın manevi tazminat açısından da reddi gerektiği görüşü ile aks yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.”
“ İtiraz edeceğiz”
Karara tepki gösteren ve İstinaf yoluna gideceklerini belirten avukat Alişan Şahin, “Olay tarihinde henüz 16 yaşında olan müvekkilim, 10 Ekim 2015 tarihinde yaşanan Ankara Gar katliamında yaralanmıştır. Yaşanan bu vahim olay sonrası idareye başvurarak tarafımıza maddi-manevi tazminat ödenmesini talep ettik. Ancak idare 60 günlük süre içerisinde tarafımıza herhangi bir cevap vermedi. Bunun üzerine Ankara 5. İdare Mahkemesinde yukarıda sunduğumuz kararın dava dilekçesini sayın mahkemeye sunduk. Bu kararın elbette ki bölge idare mahkemesine itiraz yapacağız” dedi.
“ Neyse ki mahkeme bizi borçlu çıkarmamış”
Kararda 5233 sayılı yasa çerçevesinde başvurularının neden ret edildiğinin anlatıldığını belirten Şahin, şöyle devam etti: “5233 sayılı yasa çerçevesinde bir başvuru yapmış olsaydık kamuoyunun bilgisine sunduğumuz bu karardan daha fazla maddi manevi tazminat devlet tarafından müvekkilime ödenecekti. Öncelik ile bu hususu belirtmek istiyorum. Bu kararla sayın idare mahkemesi ‘devletin verdiği ile yetinin daha fazlasını istemeyin’ demiştir. Mahkeme biraz daha çabalasa idi bizi mağdur olduğumuz bu olaydan dolayı borçlu bile çıkarabilirdi. Bu yönü ile mahkeme kararı yargıya güven duygusunu sarsmıştır.”
“ Siyasi ve taraflı yorum”
Heyet üyesi Ö.A.’nın azınlık oyu değerlendirmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Şahin, tepkisini şöyle dile getirdi: “Bu değerlendirme hukuk adına, insanlık adına yapılmış olan vahim ve utanç verici bir değerlendirmedir. Sayın üye bu değerlendirmesi ile tarafsız ve bağımsız hâkim ilkesinden uzaklaşarak, yaşanan bu vahim olaya neredeyse ‘miting’e katılanların sebep olduğu’ sonucuna varabilecek bir yorum katmıştır. Bu yorum tamamen siyasi ve taraflı bir yorumdur. 16 yaşındaki kız çocuğunun mitinge götürülmesinin ebeveynlerinin kusuru olarak görüp devletin asli kusurlu olduğunu düşündüğümüz bu vahim olayda sayın üyenin devleti sorumluluktan arındırma çabası içinde olması utanç vericidir. Devletin asli kusurluluğunu bu yolla örtmeye çalışma ve sorumsuz kılma çabası içinde olmak tarafsız ve bağımsız hâkim ilkesi ile de bağdaşmamıştır. Böylesi nesnellikten uzak değerlendirme yapan kişinin de bu ülkede hâkim olması düşündürücü ve üzücü bir gerçektir.”