İzmir’de HDP’ye yönelik faşist saldırı ve HDP’li Deniz Poyraz’ın katledilmesi Adana’da Adana Demokrasi Güçleri tarafından protesto edildi. İnönü Parkı’nda yapılan basın açıklamasını İHD Adana Şubesi Başkanı Yakup Ataş okudu.
Ataş açıklamada, “HDP İzmir İl binasına dün gerçekleşen faşist saldırı ve devrimci yurtsever bir kadın olan Deniz Poyraz’ın vahşice katledilmesi , geçmişin faili belli katliamlarının devamı ve ırkçı faşist zihniyetin kanlı gelecek tezahürüdür. Biz bu katliamları biliyoruz, katliamın tetiğini çekenleri, tetiği çektirenleri tanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ataş’ın yaptığı açıklamanın tamamı şöyle;
Bu saldırı sürpriz değildir. Aylardır, hatta yıllardır AKP-MHP iktidar ortaklığının, Kürt Halkına, Emekçi sınıflara, devrimci güçlere karşı geliştirdiği siyasi kutuplaştırıcı nefret dili, ırkçı-şoven milliyetçilik politikasının sonucudur. Bu politikanın sonuçlarını; yüzlerce insanımızın katledildiği 2015 Haziran-Kasım aylarında gördük.
7 Haziran 2015 yılından sonraki Türkiye’de, Siyasi iktidar, kendisinden olmayan herkesi, tüm toplumsal muhalefeti “düşman, vatan haini, öteki, terörist” diye nitelendirerek, despotik, otoriter, baskıcı bir sistem ile iktidarda kalma ve iktidarlaşma çabasına girmiştir. Ankara’da demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi verenler katledilirken o dönemin siyasi iktidar temsilcileri “oy hesabı” yapmışlardır.
“Gayrı nizami Harp” eğitimi verdiği iddia edilen SADAT gibi hukuk dışı paramiliter yapılanmaların varlığı demokratik toplumsal muhalefet ve kurumlara karşı bir tehdit aracı olarak gösterilmektedir. Tüm toplumsal muhalefet ve demokratik kurumlar, siyasi partiler Bizzat Cumhurbaşkanı’nın söylemiyle, “Bu bir, daha neler göreceksiniz. Bunlar iyi günleriniz” diye alenen tehdit edilmiştir. İktidarda kalma aracı olarak nefret dili ve pratiği ile kutuplaştırıcı ötekileştirici yeni toplum mühendisliğine soyunan siyasi iktidar yine “7 Haziran seçimlerini unutmayın” derken yeni bir paramiliter devlet aklı ile hukuk dışı yöntemlere başvuracağını alenen ilan etmekteydi. İzmir HDP il binasına yapılan bu vahşice saldırı ve Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesi yaratılan bu siyasi iklimin sonucudur. Tetiğe çekenlere ve tetiği çektirenlere engel olmak, yurttaşların yaşam hakkını korumak siyasi iktidarın görevi iken bu görevini yerine getirmeyen iktidar, aksine siyasi söylem ve pratiği ile bu katliamın oluşmasında etkili olan toplumsal zeminin en büyük sebebidir.
Erimeye ve çökmeye yüz tutmuş her iktidar gibi, AKP-MHP iktidarı da, acımasız bir baskı ve zulüm dalgası ile geniş kesimlere boyun eğdirmeyi, onları teslim almayı amaçlıyor. Eğer bu saldırı dalgası başarılı olur ve emekçi yığınlar, halklar sinerse, arzu ettikleri düzeni hayata geçirebileceklerini düşünüyorlar. “400 milletvekili verin bu iş kansız bitsin” sözüyle sayısal çoğunluk üzerinden oluşturulan antidemokratik sistem ile tüm farklılıkları ortadan kaldırma, yok etme aklı ve pratiği, toplumsal barışı ortadan kaldırmaya yönelik siyasal bir tezahürdür.
HDP’yi, Demokratik ve devrimci güçleri, İnsan Hakları savunucularını, sendika ve emek örgütlerini yani kendileri dışındaki herkesi ve her kesimi bunun önünde engel görüyorlar, bu nedenle azgınca saldırıyorlar. Kürt Halkına ve emekçilere dönük bu saldırı dalgası, düzen karşıtı bütün güçleri birleştirdi, bundan sonraki süreçte bu birleşik mücadele kaos ve katliamdan, şiddetten beslenenlerin asıl korkusu olacaktır.
Bu zulüm düzeninin saldırıları, devrimci-demokrat ve yurtsever güçleri yıldırmak bir yana, daha fazla mücadeleye, daha fazla büyümeye ve güçlenmeye teşvik edecektir, etmelidir. Deniz Poyraz’ın annesinin şu sözleri; “Yıkılmam, ayaktayım. Halkım için, çocuklarım için, mücadele için ayaktayım. Deniz Gezmiş’in ismini Deniz’e koymuştum. Deniz gitti, bin Deniz gelecek dünyaya” emekçi halkların ve devrimci-demokrat güçlerin gerçek ruh halini yansıtıyor. Hepimiz mücadele de birer Deniz olacağız. Buradan bir kere daha haykırıyoruz ne HDP’yi, ne de bu ülkenin devrimci-demokrat-yurtsever güçlerini bitiremezsiniz! Yıldıramazsınız! Biz Kazanacağız!