Maoist Komünist Parti MK/SB yazılı bir açıklama yaparak 39 yıl önce işkencede katledilen ikinci genel sekreterleri Süleyman Cihan’ı andı. MKP tarafından yapılan açıklamada ‘’ O, Komünist rehberliğiyle, ideolojik-siyasi çizgisiyle, devrimci ruh ve kararlılığıyla bizlere yol gösteriyor, fikirleriyle mücadelemizde yaşıyor, yaşayacak! Onu unutmadık, unutmayacağız!’’ ifadelerine yer verildi
Yapılan açıklamada;
‘’Süleyman Cihan yoldaş, 12 Eylül 1980 Askeri Faşist Cuntasının “vur” emriyle arama listelerine alınıp ilk hedefler arasına koyulduktan sonra, işkenceci siyasi polisler tarafından 29 Temmuz 1981 günü yakalandı. Yakalanır yakalanmaz siyasi şube denilen işkence merkezine götürülerek ağır işkencelere alındı. Süleyman Cihan yoldaşın kızıl direniş ruhu karşısında çaresizleşen işkenceci polisler, polis şefleri ve şube müdürleri azgınca yaptıkları işkencelerde Onu katlettiler! Yakalandığı 29 Temmuz 1981 günü katledilmesine karşın, işkenceci katiller katliamlarına “intihar” süsü vermek üzere, Onun ölü bedenini altı katlı bir binanın camından aşağı atarak, 30 Temmuz 1981 günü intihar etti diye kayıtlara geçtiler…
Yıllarca sonra ailesinin yaptığı başvurularla, Süleyman Cihan yoldaşın açıklanan 30 Temmuz 1981 gününden önce öldürüldüğü ve ölü olarak götürülüp binanın altıncı katından aşağı atıldığı, ilgili bilimsel kurum raporları ve savcının itirafları tarafından ortaya koyulmuş oldu…’’ ifadelerine yer verildi.
‘’Süleyman Cihan 12 Eylül AFC’nin özel hedef aldığı bir komünistti’’
Cihan’nın mücadele yaşamı ve örgütsel durumuna değinen MKP açıklaması şöyle devam etti;
‘’Süleyman Cihan yoldaş, 1978 Parti 1. Konferansımızda toparlayıcı rolüyle öne çıktığı gibi, Partinin merkezi yapıya kavuşmasında tayin edici görevler yürüttü. Aynı konferansta Parti Merkez Komite/Siyasi Bürosuna seçildi. Parti 1. Konferansıyla sağlanan tarihsel gelişme ve Konferansın Partinin programatik görüşleri, Parti işleyiş tüzüğü, konferansta kararlaştırılan ideolojik-siyasi çizgisi ve örgütsel kararlarda hiç şüphesiz ki Süleyman Cihan yoldaşın önemli katkıları oldu. Özcesi, Partinin, 1976 ayrılığı ve bunu takiben yaşanan bölgesel dönemden çıkarak merkezi yapıya kavuşması ve elbette gelişmeler göstererek sınıflar mücadelesinde daha etkili biçimde görülür olup pozisyon alması Süleyman yoldaşın kararlı devrimci çabasından bağımsız değerlendirilemez.
1981 yılında gerçekleştirilen Partinin 2. Konferansında ise Süleyman yoldaş Parti Genel Sekreterliğine seçilir. Bu dönem başlı başına Süleyman yoldaşın belirgin damgasını taşır. Süleyman yoldaş tüm Komünist özellikleriyle öne çıkar, Parti faaliyetleri ve mücadelesinde belirleyici rolüyle göze batar. Kuşkusuz ki, Süleyman yoldaşın bu komünist dinamizmi düşman tarafından da görülür. Ve düşmanın özel yönelimine yol açar.
Bu dönem, 12 Eylül AFC’sinin azgın terörle işbaşında olduğu ağır gerici bir süreçtir. “Asmayıp da besleyelim mi” diyen zihniyetin ülkenin üzerine darağaçlarıyla, işkence ve katliamlarla karabasan gibi çöktüğü azılı faşist yıllardır ki, Komünist ve devrimcilere dönük adeta bir “sürek avı”nın yürütüldüğü bir kudurganlığın karanlık tarihiydi bu yıllar…
Coğrafyamız devrimci hareketinin önemli bir dinamik gücü durumundaki Partimize ve elbette bu gücün gözdesi olan Parti kadrolarımız ve önderlik rolüyle dikkatleri üstüne çeken Genel Sekreterimiz Süleyman Cihan yoldaşa karşı büyük operasyon ve saldırılar yürütülüyordu. Bu azgın saldırıların belli bir aşamasında, “vur” emriyle aranan Süleyman Cihan yoldaş düşman tarafından yakalandı ve ağır işkencelerle katledildi.
Düşman katlettiği kişinin Süleyman Cihan olduğunu bildiği halde ve hatta Süleyman Cihan olduğu için katlettikleri halde, bilinçli olarak Onun ölmeyip şubede olduğu yalanını yayarak ölümünü gizlemeye çalıştı ve bilerek Onu kimsesizler mezarlığına gömerek cenazesini aylarca ailesine vermedi…Yoldaşlarının ve ailesinin yoğun girişimleriyle, düşman Süleyman yoldaşın öldüğünü ve kimsesizler mezarlığına defnedildiğini açıklamak, kabul etmek zorunda kaldı…’’
MKP açıklaması şu vurgularla son buldu: ‘’39. ölümsüzlük yılında, Süleyman Cihan yoldaş kılavuzumuz olarak bizlere önder ve mücadelemize ışık olmaya devam ediyor. Onun direnişi karşısında acze düşerek Onu katledenler Onun Komünist fikir ve mücadelesini asla öldüremedi, öldüremeyecek!…
O, Komünist rehberliğiyle, ideolojik-siyasi çizgisiyle, devrimci ruh ve kararlılığıyla bizlere yol gösteriyor, fikirleriyle mücadelemizde yaşıyor, yaşayacak!… Onu unutmadık, unutmayacağız!
Hiçbir ölümsüz yoldaşımızın “mezar taşı devrik kalmayacaktır.” Devrim mücadelemizi zafere taşıyarak, ölümsüz yoldaşlarımızın ideallerini yaşatacak, er ya da geç ama mutlaka işkenceci faşist katillerden hesap soracağız!…
Ne Fehmi ne Kulaksız, ne de yüzlerce halk düşmanı katil proleter adaletten kurtulamadı. Bundan sonra da hesap sorma bilinciyle, halkın ve proletaryanın adaletini uygulamaya devam edeceğiz!’’