Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın hakkında avukatları tarafından Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuruda karar çıktı. Demirtaş’ın tutukluluğunun kanunda öngörülen süreyi azami süreyi aşması, tutukluluk süresinin makul olmaması, tahliye talepleri ile tutukluluğa yönelik itirazların karara bağlanmaması ve tutukluluk incelemelerinin yapılmaması nedenleriyle kişi ve hürriyeti güvenliğinin ihlal edildiği yönünden yapılan başvurulmuştu.
Demirtaş’ın avukatları tarafından 24 Kasım 2017, 29 Mayıs 2018, 27 Kasım 2018 ve 11 Aralık 2018 tarihinde yapılan başvuruları toplu olarak incelendi.
AYM, kararında Demirtaş’ın yargılama süreci ve mahkeme tarafından verilen tutukluluk inceleme kararları, dosya birleştirmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına yer verildi.
AYM, Demirtaş’ın yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül ayında tutukluluk incelemesi yapmamasına ilişkin başvurusuna “Tutukluluğun gözden geçirilmesi için resen yapılacak bu incelemeler Anayasa’nın 19’uncu maddesinin kapsamına dahil olmadığından konu bakımından Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinin kapsamı dışında kalmaktadır” açıklamasında bulundu.
AYM, konu bakımından yetkisizlik gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
‘Tazminat davası neden açmadın?’
AYM, tahliye talepleri ve tutukluluğa ilişkin itirazların karara bağlanmaması yönünden ise süre aşımı olduğu iddia edildi.
AYM, Demirtaş’a 13 Ekim 2017’de Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutukluluk devam kararının tebliğ edildiğini ve 30 gün içerisinde başvuru yapılmadığı vurgulandı. Ayrıca AYM, bu tür durumlarda maddi ve manevi her türlü zararların isteyebilmelerine her türlü imkan sağlandığını vurgulayarak, Demirtaş’ın Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye taleplerine ve tutukluluğa ilişkin yaptığı itirazların karara bağlanmadığını ve tazminat talep etmediğini de gerekçeler arasında sıraladı. Tüm bu gerekçelerden dolayı da süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aştığına yönelik başvuruda ise kararda, Demirtaş’ın “örgüt üyeliği” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” gerekçeleriyle tutuklandığı vurgulandı. Demirtaş hakkında verilen 20 Eylül 2019 tarihindeki tutukluluk haline dair ayrıca başvuru olduğundan ayrıca inceleneceğinin vurgulandığı kararda, bu bireysel başvuruya konu olan iddialar yönünden Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ile 7 Aralık 2018 tarihleri arasında tutukluluk halinin devam ettiği belirtildi. Bu süre kapsamında Demirtaş’ın 2 yıl 1 ay 3 gün tutuklu kaldığını ve bunun azami süreyi aşmadığını iddia ederek, bu süreçte infaz edilen tutukluluğun “örgüt üyesi” suçlamasına yönelik olduğunu savundu. Başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun bulan AYM, kabul edilemez olduğuna karar verdi.
AYM, tutukluluğun gerekçelerine ilişkin somut olayın koşullarında iki yılı aşan bir tutukluluk süresi bakımından yeterli olmadığının tespit edildiği, AİHM İkinci Daire tarafından da verilen karara atıfta bulunarak, Anayasa’nın 19’uncu maddesinde yer alan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini belirtti.
Tutukluluk incelemesine gerek görmedi!
AYM, Demirtaş’ın tutukluluğun siyasi nedenlerle sürdürüldüğüne yönelik iddiaları ise tutukluluğun devamına yönelik kararları yeterli görerek, incelenmesine gerek olmadığını öne sürdü. AYM bu iddiasını ise kararda şöyle açıkladı: “Tutukluluğun belirlenmesinde kuvvetli suç belirtilerine ilişkin açıklamalar yeterlidir. Eldeki başvuruda hak ihlali tespiti yalnızca tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin başvurucunun konumu da dikkate alındığında tutuklama nedenleri ve ölçülük bakımından ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirmesine dayanmaktadır.”
AYM, bu kapsamda Demirtaş’a bakanlık tarafından 50 bin TL tazminat ödenmesine ve kararların birer örneğini de Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi ve Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar verdi.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman da konuya ilişkin sosyal medyada açıklama yaptı.
Karaman’ın açıklamaları şöyle: “AYM’nin Sayın Demirtaş ile ilgili kararına yeni vakıf olduk. Geniş bir değerlendirme yapmak için kararı detaylı inceleme olanağımız olmasa da önemine binaen şunları söylemek lazım: AYM, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ile 2 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşen tutukluluğu ile ilgili, makul sürenin aşıldığını, tedbirin ölçülü olmadığını ve tutuk devam kararlarının gerekçeli olmadığını tespit ederek ihlal kararı vermiştir. Bu kararın önemi, 20 Eylül 2019 tarihinde verilen ve hala devam eden ikici tutukluluğa etkisi olacaktır. AYM, bu karar ile 6-8 Ekim olayları nedeniyle Demirtaş’ın 4 kasım 2016 ile 2 Eylül 2019 tarihleri arasındaki tutukluluğunu makul bulmayıp ihlal kararı verdiğinden ve ikinci tutuklaması da aynı sebebe dayandığından bu ikinci kararın bir geçerliliği kalmamıştır. Kısaca Demirtaş, 6-8 ekim olayları nedeniyle tutuklu kaldı ve bu kararla da ihlal tespit edildi; ikinci tutuklama aynı sebebe dayandığından derhal buna son verilmelidir.”