Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 895’inci haftada eylemlerini pandemi koşulları nedeniyle online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde açıklama metnini 19 Mayıs 1995 yılında gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak okudu.
Ocak, yasaların insan hakları savunucularını engellediği bir süreçten geçtiklerini belirtti. Adalet arayan Cumartesi Anneleri’nin yaşadığı hukuksuzluklara karşı verdiği mücadelede iktidarın kendilerini ‘suçlu’ ilan etmelerinin mevcut baskı politikalarının bir parçası olduğunun altını çizen Ocak, “Kolluk güçleri tarafından gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen sevdiklerimize ne olduğunu sorduğumuz için suçlanıyoruz. Gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen, işkence izleriyle dolu bedenleri kimsesizler mezarlıklarına gömülen, ormanlara, uçurumlara atılan sevdiklerimizin faillerinden hesap sorulsun dediğimiz için suçlanıyoruz” dedi.
Cezasızlık politikası
Ocak, “Türkiye’de bilinçli ve sistemli bir devlet politikası olarak uygulanan cezasızlığa karşı ‘Suçun cezalandırılmaması suçu normalleştirir, faili cesaretlendirir. Bu yüzden cezasız bırakılan suç geri döner’ diyerek itiraz ettiğimiz için suçlanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yürüttükleri mücadelenin insanlık onurunu koruduğunu, şiddetten uzak demokratik bir Türkiye talebi için alanlarda olduklarını vurgulayan Ocak, “Delillere, tanıklara, AİHM mahkumiyetlerine, suçu ve suçluyu kayıt altına alan TBMM raporlarına rağmen kayıp dosyaları neden cezasız bırakılıyor?’ diye sorduğumuz için yine ‘Devletin işleyişi evrensel hukuka göre belirlenmeli, denetlenmeli ve şeffaf olmalıdır’ diye haykırdığımız için suçlanıyoruz. Devleti yönetenler bizi suçluyor ama esas suçlu, onlar! Tüm başvurularımızı karşılıksız bırakanlar, gözaltında kaybetmelerin üstünü örtenler, failleri ve suçun arkasındaki güçleri ortaya çıkartmayanlar, adaletin sağlanmasına yönelik hak arama özgürlüğümüzü engelleyenler, hukuku, anayasayı yok sayanlar, asıl suçlu onlar” dedi.
Kayıp yakınları ile ilgili verilen kararların her zaman politik olduğunun ve karar mercilerinin sadece yargıçlarla sınırlı kalmadığını aktaran Ocak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de demokratik, adil ve eşitlikçi bir yapısal dönüşüm gerçekleşmeden bu durumun devam edeceğinin de farkındayız. Bu dönüşümün başlayabilmesi için önce yakın ve uzak tarihte yaşanan başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere her türden insan hakları ihlalleri ile yüzleşmek, cezasızlığı sonlandırmak ve sorumluların yargı önünde hesap vermesini sağlamak gerekiyor. Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, umutsuzluğa kapılmadan bunun için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. İnkarın ve siyasal şiddetin bin bir halinin yaşandığı bu coğrafyada hakikatin taşıyıcısı olmaya; inkarın, unutuşun ve cezasızlığın duvarında gedikler açmaya devam edeceğiz.”
Ocak, adalet istemekten ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.