“Theodor Kramer Preis für Schreiben im Widerstand und im Exil” ödülü, 1984 yılında kurulmuş olan Theodor Kramer Society tarafından 2001’den bu yana ve edebi çalışmalar yanında, yazarların duruşu ve direnişi de dikkate alınarak veriliyor. Avusturya kökenli bu ödül, yalnızca bu ülkede yaşayan ya da Avusturya’dan sınır dışı edilen yazarlara ve Almanca dilinde yazan edebiyatçılara özel değil.
Gazete Davul’un haberine göre; Theodor Kramer Society, bu ödülle “Avusturya’da her şeyin tek bir yöne gitmediğine, kendi çelişkileri olan bir ülke olduğuna ve kendi çelişkilerine ve kendi kendisiyle mücadelesine rağmen bu ülkenin de ilerlediğine dair bir mesaj da vermek” istediğini ifade ediyor.
Theodor Kramer ödülüne layık görülen aday yazarlar, başvuru yöntemiyle değil, jürinin öneri ve kararı üzerine Theodor Kramer Society yönetim kurulu tarafından belirleniyor. Ardından, yönetim kurulu bir oylama ile karar veriyor. Bu yılın Theodor Kramer ödülü Meral Şimşek’in edebiyatını ve direnişini oybirliğiyle ile ödüllendirdi.
Diyarbakırlı yazar Meral Şimşek, Kürt PEN, Kürt Edebiyatçılar Derneği ve Mezopotamya Yazarlar Derneği üyesi. Edebiyatı birçok kez ödüllendirildi, çeşitli dillere çevrildi ve bazı kitaplarının çevirileri Almanca da dahil olmak üzere yine farklı dillere çevrilmeye halen devam ediyor. Meral Şimşek’in bu güne dek Mülteci Düşler, Ateşe Bulut Yağdıran, İncir Karası adlı üç şiir kitabı yayımlandı ve Nar Lekesi adlı bir de romanı var. Son kitabı Arzela, yedi kısa öykü ve bir giriş makalesini bir araya getiriyor, ve ismini sadece Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesi topraklarında yetişen, endemik yabani bir karagülden alıyor. Arzela okuyucuyla buluşmasının üzerinden çok zaman geçmeden tükendi. Ama merak etmeyin, ikinci baskısı yolda. Meral Şimşek’in henüz yayınlanmamış altıncı kitabı Kavimler Toplamı Yokluk ise şu anda çeviri aşamasında…
Şimşek aldığı ödül sonrası şunları söyledi;
”Bu ödüle değer görülmüş olmak inanılmaz heyecan verici. Çünkü bu hem kalem gücünüzün hem de direnişinizin ödüllendirildiği, çift ödül sayılabilecek çok kıymetli bir ödül. Bir Kürt kadını olarak buna sahip olmak ayrı bir güzellik.
Ve ben bu ödülümü direnen tüm Kürt kadınlarına adıyorum. Ayrıca değerlendirme kuruluna giden yazılarımın çevirileri için de başta Kedistan ekibi olmak üzere Naz Oke’ye, Renée Lucie Bourges’a Öykü Tekten’e ve Burhan Sönmez’e sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu vesileyle bir kez daha tekrarlıyorum biz Kürt kadınları asla pes etmeyecek ve asla yorulmadan yürümeye devam edeceğiz.”