Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), “İnfaz yakmalar son bulsun, hasta tutsaklara özgürlük” başlığı ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantının olduğu salonda, “Tecrit insanlık suçudur” pankartı asılırken, birçok siyasi parti temsilcisi de toplantıda yer aldı. Toplantıya katılanlar adına açıklamayı BMG üyesi Doğan Koç yaptı.
‘Tutsakların direnişi sahiplenilmeli, büyütülmeli’
Doğan, “Hapishanelerde devlet terörü sürüyor” diyerek başladığı açıklamada, Türkiye’de egemen sınıfların ırkçı, sömürücü ve faşist düzenine karşı muhalefet edenlerin ve buna başkaldıranların en ağır şekilde cezalandırıldığına dikkat çekti. Doğan, “Hapishanelerden gelen ölüm, taciz, tecavüz, işkence haberlerinin ardı arkası kesilmemekle birlikte hasta tutsaklara yapılan muamele de başlı başına bir işkence haline getirilmiştir. 19 Aralık 2000 yılında başlatılan hapishanelerdeki tutsakların iradelerini teslim alma katliamı günümüze kadar sistematik olarak süre gelmiştir. Bu sistematik saldırılara ilişkin yeni bir yol açacağız şiarıyla devrimci yurtsever tutsaklar hapishanelerde hak ihlallerine ve insani gereksinimlerin karşılanmaması üzerine açlık grevine başladılar. Geçmişten bu zamana dek devam eden açlık grevleri salt tutsakların talepleri değil içeride ve dışarıda yürütülen tüm tecrit uygulamalarına başkaldırıdır. Bu direniş sahiplenmeli ve büyütülmelidir” dedi.
‘Hasta tutsakların tahliyeleri engelleniyor’
Hapishanelerde 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta tutsağın olduğunu hatırlatan Doğan, hasta tutsakların “hapishanede kalamaz” raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) tahliyeler konusunda kesin emir aldığını ve tahliyeleri durdurduğuna dikkat çekti. Doğan, “Şubat 2013’ten önce, tutuklu veya hükümlülerin, sağlık nedenleriyle hapishanelerde kalamayacak durumda olduklarının belirlenmesi için ‘hayati tehlike’ altında olup olmadıklarına bakılıyordu. Şubat 2013’te yeni bir düzenleme ile İnfaz Yasasına ‘ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle cezaevinde hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen tutsağın cezasının iyileşinceye kadar geri bırakılacağı’ hükmü eklendi. Böylece bu düzenleme ile getirilen ‘yaşamını tek başına idame ettirememe’ ve ‘toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmama’ kriterleri, hasta tutsakların tahliyesinin önüne yine engel olarak dikildi ve düzenleme büyük oranda boşa çıkarıldı” diye belirtti.
‘Tutsaklar ölüme terk ediliyor’
Son bir ayda 7 tutsağın hapishanede hayatını kaybettiğini hatırlatan Doğan, sözlerini şöyle devam etti: “Garibe Gezer, Vedat Erkmen, Halil Güneş gibi devrimci, yurtsever tutsakların katili devlettir. Yine yüzlerce tutsak ağır hasta olmalarına karşın, hiçbir önlem alınmamakta, tutsaklar ölüme terk edilmektedir. Tutsak eski HDP Milletvekili Aysel Tuğluk ve yüzlerce ilerici, devrimci ve yurtsever tutuklu ağır hastalık koşullarında direnişlerini sürdürmektedirler. BMG olarak, hapishanelerdeki tutsakların hak gasplarına, sürgün ve sevk işkencesine karşı T.C. zindanlarında yürüttükleri mücadeleye ses olmak, destek vermek için harekete geçelim. Türk devletinin, ‘hasta’, ‘intihar’ etti dediği katliamlarına karşı mücadele edelim.”
‘Muhalefetin tek konusunun hapishane olması gerek’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube avukatı Ömer Faruk Yazmacı, pandemi sürecinde devletin izolasyonu tercih ettiğini kaydetti. İmralı’daki tecridin bütün ülkeye yayıldığını vurgulayan Ömer Faruk, “Sayın Abdullah Öcalan üzerinde çok özel bir durum var. Pandemi süreci ile birlikte tecrit bütün cezaevlerine yayılmış. Bu izolasyonda biz de nasibimiz aldık. Bütün verilerimiz Haziran 2020’ye ait. Haziran 2020’den sonra veriler bulunmuyor ve devletin açıklamaları da ortada. Son 10 yılda hasta mahpuslar 6 kat artmış bir durumda. 2020 yılında sadece bin 330 hasta var. Hasta mahpuslar ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarına rağmen ATK tarafından ‘cezaevinde kalabilir’ denilen hastalar. Hasta mahpusların tamamı hastalığın son evresine geldiğinde tahliye edilmektedir. Bütün hasta mahpusların tahliye edilmesi gerekiyor. Sadece cezaevlerinde 2020 yılından beri 104 mahpus hayatını kaybetti ve 64’ü hasta mahpus. Toplumsal siyasal muhalefetin tek konusu cezaevleri olması gerekiyor” şeklinde konuştu. (ETHA)