Halkların Demokratik Partisi (HDP), kadına dönük şiddetin son bulunması için gerekli tedbirlerin bir an önce alınması amacıyla Meclis Genel Kurulu’na sunduğu genel görüşme talebi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
HDP genel görüşme talebinde, Türkiye’de kadına yönelik fiziksel, cinsel, sosyal ve ekonomik şiddettin yaygın biçimde sürdüğünü belirterek, “Pandemi ile beraber yaşanan ekonomik ve toplumsal krizde en güvencesiz konumda yer alan kadınların kamusal alandaki varlığına, yaşam alanlarına ve bedenlerine dönük saldırılar gittikçe artmıştır. Cinsiyet kimliğinden ve cinsel yönelimden dolayı neredeyse her gün bir kadın erkekler tarafından katledilmektedir” ifadelerine yer verdi.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun
Genel görüşme talebinin gerekçesinde şu ifadeler yer verildi: “Kadınlara yönelik gerçekleşen suçların önlenmesi, mevcut yasaların uygulanması ve cinsiyetçilikle etkin mücadele eden politikaların uygulanmasıyla mümkündür. Bu açıdan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması hayati önem taşımaktadır. Kadına yönelik şiddet, kadınların haklarını ihlal eden, topluma katılımlarını sınırlayan, bedenlerine ve yaşamlarına zarar veren bir şiddet biçimidir. Sistematik olarak incelendiğinde, kadına yönelik şiddetin kadınların yaklaşık üçte birini etkileyen küresel bir halk sağlığı sorunu olduğu uluslararası kurumlar tarafından kabul edilmektedir.”
Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizliğin yapısal bir sorun olmasına bağlı olarak kadına yönelik şiddet Türkiye’nin de en temel sorunlarından biridir. Erkek tahakkümü ve cinsiyetçilik yalnızca özel alanda değil, kamusal alanda ve devletin kurumlarında hüküm sürmektedir. Toplumsal, siyasal ve iktisadi alanda oldukça yaygın olan cinsiyetçilik ve ayrımcılık kadına yönelik çok yönlü şiddet şeklinde vuku bulmaktadır. Kadın kurumlarının verilerine göre 2020 yılının ilk 10 ayında en az 256 kadın erkekler tarafından öldürülürken, en az 197 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir.”
Cezasızlık
Kadına dönük şiddet ve kadın cinayetlerinde cezasızlık politikalarına değinilen gerekçede, “Yargı, kadınlara yönelik erkek şiddetini önlemekte hayati öneme sahipken çoğunlukla failleri ‘iyi hal’ gerekçesiyle cezasız bırakmaktadır. Özellikle kadına yönelik şiddetin faili iktidar üyesi veya polis, asker gibi kolluk gücü olunca hiçbir biçimde yasal süreç etkili şekilde işlememektedir. Nadira Kadirova ve İpek Er cinayetleri bunun en açık örnekleridir. Cezasızlık böylece kadına yönelik şiddeti olağan hale getirmektedir” denildi.