Silivri açıklarında yaşanan 5,8’lik deprem ardından İstanbullular korku dolu anlar yaşarken, ilk akla gelen ise olası bir depremde halkın güvenliklerini sağlayacak deprem toplanma alanları oldu.
MA’dan Erdoğan Alayumat’ın haberine göre; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, İstanbul’da yaşanan depremin daha büyük tehlikelerin habercisi olduğunu söyledi.
Dün yaşanan 5,8’lik depremin ülkenin bir depreme hazır olmadığının göstergesi olduğunu sözlerine ekleyen Suna, 1999 yılında gerçekleşen Gölcük Depremi’nden sonra İstanbul’da olan 496 adet deprem toplama alanının 70 ile 100 arasına düştüğüne dikkat çekti.
‘Siyasiler artık hazırlık yapmalı’
Türkiye’nin birçok kentinin deprem tehlikesi altında olduğunu söyleyen Suna, depremde yaşanacak kaosu engellemek için hem deprem anında hem de deprem sonrası ciddi planlamanın olması gerektiğini ancak ülkeyi yöneten aklın böyle bir plana sahip olmadığını ifade etti. Türkiye’de depreme karşı elle tutulur somut bir çalışmanın olmadığını vurgulayan Suna, siyasilerin artık depremin olup olmayacağını bir kenara bırakıp deprem anı ve sonrasında nelerin yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de halka deprem bilincinin verilmesi gerektiğinin altını çizen Suna, gelişmiş ülkelerde halka deprem bilinci verildiği için ölümlerin en az seviyeye düşürülebildiğini ifade etti.
‘Rant uğruna imara açıldı’
1999 yılında gerçekleşen depremde İstanbul’daki yapı stoku rakamının net olmamakla birlikte 1 milyon 600 bin civarında olduğu tahmininde bulunan Suna, şimdiki yapı stokunun da 2 milyonun üzerinde olduğunu ifade etti. Suna, “Deprem güvenliği olmayan yapılarımızı yenileyip elden geçirmiyorsak sürekli risk altında tutuyoruz demektir. Her tarafı betonlaştırdık. Peki deprem olduktan sonra boş alanlara ihtiyacımız olmayacak mı, nerede çadırlar kurulacak, nerede konteynırlar kurulacak, nerede açıkta sağlık hizmetleri verilecek? Böyle bir alan kaldı mı İstanbul’da? 20 senede İstanbul’da Deprem Toplanma alanları olarak tespit edilen yerlerin hepsini rant uğruna imara açtık” diye konuştu.
‘İmar alanlarına rezidans ve avm’ler yapıldı’
2002 yılında İstanbul Valiliği’nin 496 merkezi deprem toplanma alanı ve 562 adet alanı da acil kaçış yolu olarak tespit ettiğini hatırlatan Suna, “O günden bugüne bakıldığında 496 alana ne oldu” diye sordu. Bu alanların dörtte üçünün imara açıldığına dikkat çeken Suma, imara açılan alanlarda ise toplu konutlar, rezidanslar ve alışveriş merkezlerinin (AVM) açıldığını; kala kala 70 ile 100 adet arasında değişen deprem toplanma alanının kaldığını ifade etti.
‘496 toplanma yerinden sadece 70 tane kaldı’
Yetkililerin ısrarla “yeterince deprem toplanma alanı olduğuna” ilişkin halkı yanıltan açıklamalarda bulunduğunu aktaran Suna, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “İstanbul’da yaşayan herkes ilçesini mahallesine, sokağına girdiği zaman nerede toplanacağını gösteren bir çizelge var ama orada gösterdikleri yerler okul bahçeleri, cami avluları, boş alanlar, parklar, bazı sitelerin bahçeleri. Burada bir yanıltma var” diye konuştu.
‘5-10 kişinin toplandığı yerler toplanma alanı olmuyor’
Deprem Toplanma Alanı denilince barınma ihtiyacını karşılayacak şekilde, elektriği, suyu, altyapısı olan alanları, çadırların ve konteynırların kurulabileceği alanlar olarak anladıklarını ifade eden Suna, 5-10 kişinin ayakta beklediği alanların deprem toplanma alanları olarak gösterilemeyeceğini sözlerine ekledi.
‘Çalışmalarımız tozlu raflarda kaldı’
Olası bir İstanbul depremine karşı 2002 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve farklı STK’ler ile çeşitli çalışmalar yapıp İBB Başkanlığı’na sunduklarını belirten Suna, bu çalışmaların tozlu raflarda kaldığını belirtti. Çalışmaların tozlu raflardan indirilip günümüz teknolojisinde revize edilerek hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Suna, böylelikle İstanbul’un ciddi anlamda depreme hazır olabileceğini ifade etti.
‘Rapor revize edilerek hayata geçirilebilir’
O dönem yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Suna, “2002 yılında 4 tane büyük üniversiteye master kent planı hazırlatıldı. Bu plana biz meslek odaları destek vererek çalışmalara katıldık ve iyi bir plan hazırladık. Bu planı ana başlıkları ile söyleyecek olursak yapıların güçlendirilmesi, bilgi birikimimiz var ama yetmez para gerekiyor. Finans kaynakları nasıl elde edilecek? Bu finans sorununun nasıl halledileceği raporda yazıyor. Bir diğer konu ise hukuki sorunlar. 2011 yılında kentsel dönüşüm planını hayata geçireceklerdi, yapamadılar. Neden? Hukuki sorunlar aşılamadığı için yapılamadı. Bunların hepsi hazırladığımız raporda mevcuttu ancak hiçbiri hayata geçirilmedi ve tozlu raflara kaldırıldı. Şimdi o raporun alınıp revize edilerek hayata geçirilmesi gerekir” diye konuştu.