İzmir’in Karabağlar İlçesine bağlı 300 yıllık Uzundere Köyü’nün üstünde bulunan orman alanı üniversite ve TOKİ’ye verilerek yapılaşmaya açılmak isteniyor. Daha önce de Uzundere’yi tehdit eden projeler, jeotermal kuyuları, ruhsatsız işletmeler köylülerin hukuki girişimleriyle durdurulmuştu. Üniversite ve TOKİ’ye devredileceği belirtilen alan için Uzundere Harmanyeri Kentsel Koruma Derneği Başkanı Süleyman Gür ve Uzundere halkı durumu Evrensel gazetesine değerlendirdi.
Evrensel ‘den Ramis Sağlam‘ın haberinde, Büyükşehir sınırları içinde yer alan Uzundere Köyü, 2014’te Büyükşehir Belediyesi Kanununda yapılan değişiklikle mahalleye çevrilmiş ve köy vasfını yitirmişti. Uzundere’nin geçmişi 300 yıla kadar dayanıyor. Bölgeye ilk yerleşen Tahtacı Yörükleri olmuş. Köyden şehre göçlerle birlikte 1970’li yıllarda köy yeni yüzlerle tanışmış. Uzun süre kendi halinde yaşamını sürdüren köy son yıllarda hem kamunun hem de özelin iştahını kabartmaya başlamış.
Mahkeme kararına rağmen benzer proje
Dernek Başkanı Süleyman Gür, Uzundere Mahallesi’nin bulunduğu alanın hemen üst tarafında kentleşmeye dair sorunlar yaşadıklarını söylüyor. Bu alanın için son dönemde yeni bir proje alanı haline getirildiğini belirten Gür, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılında bu alanı projelendirilerek, bu alana belediye hizmet binası, asfalt, çöp depolama şantiyesi ve mezarlık yapmayı hedefliyordu. Planın 2018 yılında askıya çıkmasıyla köylüler ve biz köy derneği olarak itiraz edip davalarımızı açtık. Bu plana karşı açtığımız dava 2018 yılında 6. İdare Mahkemesi kararıyla iptal edildi” dedi.
Davada bilirkişilerin bölge için verdiği rapor, bölgenin Karabağlar’daki son ekolojik koridor ve ağaçlandırma alanı olduğunu gösterdi. Proje için verilen iptal kararında kamu yararı olmadığı, çevre ve şehircilik esaslarına aykırı olduğu belirtildi. Danıştay da bu kararı onadı.
‘plan köyü olumsuz etkileyecek’
İzmir Büyükşehir Belediyesinin projesinin iptal edilmesinin ardından, devreye Çevre Şehircilik Bakanlığı girdi. Hazineye ait 90 hektarlık iki parselden oluşan arazi iştah kabartmaya başladı. 2006’da bu alanın hemen yakınında TOKİ konutları tamamlandı.
TOKİ binalarında yaşama geçilmesiyle yeni sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. TOKİ konutlarında yaşayanların ulaşım sıkıntısı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından üniversite ve TOKİ binaları yapılması planının ortaya çıkmasına neden oldu. Bu plana da itiraz ettiklerini belirten Gür, “Önceki planda olduğu gibi bu plan da köyü olumsuz etkileyecek. Köylünün arazilerinin tam planlanan alanın ortasında olması, kamu yararına aykırı olması, ekolojik bir koridor olması ve son ağaçlandırma bölgesi olup ormana sıfır bir alan olması itiraz noktalarımızı oluşturuyor” diye konuştu.
‘ekosisteme aykırı imar planları felaket getiriyor’
Orman yangınları ve sel felaketlerine dikkat çeken Gür, “Şehircilik ilkelerine ve bilimselliğe aykırı olan projeler yapılmaya devam ediyor. Biz bu projeleri kabul etmiyoruz. Ekolojiye ve oradaki ekosisteme aykırı yapılan imar planları felaket getirebiliyor. Bir alanın imarlı olması o alandaki imar planını haklı göstermiyor. Son sel felaketleri bize bir kere daha gösterdi ki ekolojik sistemi yok sayılarak yapılan binalar felaketlere neden olabiliyor. Bu bölge delicelerin yoğun olarak bulunduğu makilerin olduğu bir alan” dedi.
‘Boş arazilerin TOKİ’ye devredilmesi kabul edilemez’
Gür, “Yeni plan Hazine’nin mülkiyetindeki bu arazinin TOKİ’ye devredilmesiyle tekrar gündeme geldi. TOKİ’ye devredilen arazinin içinde bulunan 37 ev de TOKİ’nin mülkiyetine geçti. Arazinin devrinden sonra yıkım kararları gelmeye başladı. İtirazlarımızın ardından yıkımı şimdilik durdurduk. Bu evler hazine mülkiyetindeydi. Toplam 31 parsel TOKİ’ye devredildi” diye konuştu.Reklam
Boş arazilerin TOKİ’ye devredilmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Gür, “Vatandaşa satılması gereken evlerin TOKİ’ye devredilmesi tehlikenin başlangıcı oldu. Bugün bu işlemi idare yapıyor. Burada ana sorun ve sorumlu yerel idaredir. Çünkü bu alanda planlama yetkisi yerel yönetimde belediyelerde. Belediyelerin bu alanda planlamaları yapıp vatandaşa tapularını vermesi gerekirken plansız bırakarak onları bu duruma mahkum etti” dedi.
‘Peşkeş çekilmesine karşıyız’
Emekli öğretmen Fatma Yılmazer ise, “Uzundere Köyü’nün yerlisiyim. Çocukluğumdan bu yana burada yaşadım, başka bir yerde yaşamayı da düşünmüyorum. Kendi içimizde çok huzurlu yaşıyorken, mahalleye çevrilmemizle birlikte ıstıraplarımız başladı. Önce belediye daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı köyümüze el attı. Bakanlık, TOKİ ile ilgili çalışmalar yaptı. Biz Uzundereliler olarak, TOKİ’nin köyün dokusunu bozacağını düşünüyoruz. TOKİ yasaları hiçe sayarak çalışmalarını sürdürüyor. Yasal süreci beklemeden apar topar kazmaya başladılar. Üniversiteye karşı olduğumuz gibi algı yaratılmak isteniyor. Biz okula değil okulun alanının ekolojik kanal olması nedeniyle oraya yapılmasına karşıyız. Bu alanın birilerine peşkeş çekilmesine karşıyız. Biz buranın doğal yapısıyla korunmasından yanayız” dedi.
İmar projesi tamamlanmamış
Avukat Naciye Gür de “Uzundere Köyü’nde doğdum büyüdüm ve Uzundere Köyünde yaşıyorum. Eski gelenek ve göreneklerimizi burada yaşatıyoruz. Konum olarak havalimanına çok yakın, Çeşme otoyolu yanı başımızdan geçiyor ve şehre çok yakın. Konumu bakımından çok fazla talep gören bir yerleşim alanı Uzundere. 300 yıllık geçmişi olmasına rağmen imar planı henüz tamamlanmadı” dedi.
Yaşam alanlarını koruyabilmek için dernek aracılığıyla sorunlarına müdahale etmeye çalıştıklarını anlatan Gür, “Karabağlar Belediyesi ile yoğun iletişim içindeyiz. Köy içinde hâlâ tapusunu alamamış köylülerimiz bulunuyor. Tapu sorunun çözümü için bir dizi çalışma yaptık. Bunlardan biri de anket oldu. Birçok köylü sorunlarının ilk sırasında tapuyu gösteriyor. Biz tapu sorununu çözmeye çalışırken bambaşka sorunlarla karşılaştık. Bu süreçlere hukuki olarak müdahale ettik. Bunlardan biri de jeotermal kuyularıydı. Buna müdahil olduk, açtığımız davayı kazandık. TOKİ projesinin çok yakınında köylülerimizin arazileri, evleri bulunuyor. Bu projenin hatalı olan yerlerine müdahale ederek süreci takip ediyoruz. TOKİ proje uygulamasının hukuka, şehir planlamasına, üst ölçek planlana ve ekolojik sisteme aykırı olmasını istemiyoruz. Bu konuda açtığımız davayı da sonuna kadar götüreceğiz” diye konuştu.
İtiraz noktaları
Uzundere Harmanyeri Kentsel Koruma Derneğinin 8 Mayıs 2019 tarihinde Çevre Şehircilik Bakanlığına yaptığı itirazlar şöyle:
”Yerleşimlere bitişik bir arazide planlar üretildiğinde evler etkilenecek.Köy statüsünden mahalle statüsüne geçen yerleşmede hukuki açıdan, sağlık, güvenli bir çevrede yaşama hakkı konusunda sorunlar yaşanacak.Parça parça parça yapılan planların bütünsellik ilkesine aykırı.Arazi ve arsaların hukuki güvence sorununun ortaya çıkacak.Planlama alanın ortasında zeytinliklerin bulunuyor.Yakın çevrelerindeki yaya ve trafik güvenliği hiçe sayılıyor.Planlarda teknik hatalar ve uyumsuzluklar bulunuyor.Bu plan orta ve uzun vadede Çeşme Otoyolu’nun güneyinde yapılaşma ve kentleşmeye neden olacak.”