Cumhurbaşkanı’na hakareti düzenleyen TCK 299 maddesi nedeniyle 2014-2017 arasında 68 bin 827 kişi hakkında soruşturma açıldı. Bu soruşturmalardan 12 bin 839’u davaya dönüşürken, özellikle Erdoğan’ın 16 Nisan 2016’deki referandumla “partili” Cumhurbaşkanı olmasının ardından AKP Genel Başkanı’na yönelik eleştirilere dahi Cumhurbaşkanı’na hakaret kapsamında işlem yapıldı.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Prof. Dr. Yaman Akdeniz, “Sistem tamamen cezalandırma ve susturma üzerinde kurulmuş. En ufak bir eleştiri ceza yargılaması ile sonuçlanıyor” eleştirisinde bulundu.
Konuyu yakından takip eden akademisyen Prof. Dr. Yaman Akdeniz, “En ufak bir eleştiriye dahi dava açılıyor. Sistem tamamen cezalandırma ve susturma üzerinde kuruluyor” dedi.
Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 299. maddesi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından toplum tarafından bilinen ceza maddeleri arasında başı çekmeye başladı. “Cumhurbaşkanı’na hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü düzenleyen madde, suçun alenen işlenmesi halinde verilecek cezanın altıda bir arttırılması öngörüyor. Cezanın 4 yıl öngörmesi nedeniyle savcılıklar, “şüphelileri” tutuklatma yoluna gidiyor.
Savcılıklarda özel masa
Savcılıklarca AKP liderine yapılan siyasal eleştiriler de 299. madde kapsamına sokuldu. Bazı basın savcıları, yaşanan çelişki konusunda “TCK’nin 299. maddesinde Cumhurbaşkanı’na hakaret suç olduğu sürece, biz işlem yaparız. Partili veya partisiz mi diye bakmayız. Sonuçta Cumhurbaşkanı devletin başıdır” yorumunu yaptı. Ankara Adliyesi’nde Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nun içerisinde Cumhurbaşkanı’na hakaret suçları masası kuruldu.
İfade özgürlüğü ihlalleri konusunda çalışmalarıyla tanınan akademisyen Yaman Akdeniz, konuyu değerlendirdi. Erdoğan döneminde Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan açılan dava ve soruşturmalarda çok ciddi artış olduğunu söyleyen Akdeniz, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılında 132 dava varken, 2015’te bin 953, 2016’da 4 bin 187, 2017’de ise 6 bin 33 dava açıldığını anlattı. Yine bu suçtan 2014’te 682 soruşturma varken, sayının 2015’te 7 bin 216, 2016’da 38 bin 254, 2017’de 20 bin 539 olduğunu ifade eden Akdeniz, Erdoğan döneminde açılan toplam soruşturma sayısının 68 bin 827 olduğunu, bunların 12 bin 839’unun davaya dönüştüğünü kaydetti. Akdeniz, “12 bin davadan 9 bin 234’ü karara bağlandı. Bu kapsamda 3 bin 414 mahkumiyet kararı verildi. 2 bin 550’sinde ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildi. Bin 697 ise beraat kararı verildi” diye konuştu.
Bu tabloyu “vahim” olarak nitelendiren Akdeniz, açılan soruşturmaların büyük bölümünün ceza yargılamasına dönüştüğüne işaret etti. Beraatle sonuçlanan davaların büyük bölümüne savcılıkların itiraz ettiğini ve bunların İstinaf tarafından bozulduğunu anlatan Akdeniz, Anayasa Mahkemesi’nin de bu zamana kadar olumlu bir karar vermediğini kaydetti ve “Son çare AİHM” ifadesini kullandı.
Bu sorunun çözümünün Türkiye sınırları içinde mümkün olmadığını belirten Akdeniz, “Sistem tamamen cezalandırma ve susturma üzerinde kurulmuş. En ufak bir eleştiri ceza yargılaması ile sonuçlanıyor. Dünyada bunun eşi benzeri yok” değerlendirmesini yaptı.
‘Hukuk davası olmalı’
Prof. Akdeniz, yeni sistemde TCK 299. maddenin “partili bir siyasetçiyle ilgili” uygulanmasını doğru bulmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı’na ve kamu görevlilerine hakaretin suç olmaktan çıkarılmasının vaktinin geldiğini söyleyen Akdeniz, İngiltere başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hakaretin hukuk davası kapsamında olması gerektiğini kaydetti. Akdeniz, “Aslında yüksek dereceli siyasetçilerin eleştirilere tahammül etmesi gerekiyor. Bu kadar hassas olmamak gerekir. Madem siyasete girdiniz, o zaman eleştirilere de tahammül edeceksiniz” dedi.