25 Kasım Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde İstanbul’da eylemlerin yasaklanması ve polis saldırılarına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Ve biz bu yıl bir kez daha polis şiddetiyle günü bitiriyoruz. İstiklal caddesini, Galata’yı, Karaköy’ü devletin bütün olanaklarını seferber edip hapishaneye çevirenler yine başaramadınız! İsyanımızın sokaklara taşmasına yine engel olamadınız” ifadelerine yer verildi.
Kamu düzenini bozanın, halkta infial yaratanın polis olduğunu bugün gördük
Toplumda infial yaratanın ve kamu düzenini bozanın polis olduğu vurgulanan açıklamanın devamında, “İki gün önce yayınlanan kaymakamlık kararında eylemimizin “toplumsal infial uyandırabileceği, iç barışı tehdit edebileceği ve kamu düzenini bozabileceği” yazıyor. Bugün 25 Kasım Taksim eylemini takip eden bütün basın, toplumsal barışı ve kamu düzenini bozanın, halkta infial yaratanın polis olduğunu bir kez daha gördü. Anayasal hakların engellenmesi, polis şiddeti, kadına yönelik şiddet; suçtur. Hiçbir yaptığınız yanınıza kar kalmayacak. Bize meydanları kapatmaya çalışacağınıza gidin bir kez olsun işinizi yapın, kadın katillerini yakalayın” diye belirtildi.
25 Kasım Kadın Platformu’nun yaptığı açıklamanın devamı şöyle;
Biz sizden müsaade istemedik. Bu sokaklar zaten bizim!
Bugün Taksim’de buluşabildiğimiz ve buraya gelemeyen bütün kadınlar biliyor; bu ülkede yaşamak için erkek şiddetine, erkek devlet şiddetine karşı mücadele etmememiz, en temel hakkımız olan sokaklardan çekilmemiz, birbirimizle dayanışmaktan vazgeçmemiz mümkün değil. İstanbul Sözleşmesini fesheden, kadınları açlığa, işsizliğe, yoksulluğa mahkum eden, kadınları korumak yerine, kadın ve LGBTI+ örgütlerini kapatan, LGBTI+ etkinliklerini yasaklayan ama nefret söylemi üreten yürüyüşleri destekleyen, erkek şiddetiyle mücadeleye bütçe ayırmayan, cinsiyetçi söylemler üreten ve kadın düşmanı politikaları besleyen iktidarın kendisi bizim için bir “hak ve özgürlük” sorunu. Her an haklarımızı gasp etmek ve yaşam alanlarımızı daraltmak isteyen iktidar erkek adaleti ve cezasızlık politikalarıyla yaşamlarımıza tehdit.
Engelleri aştık! Buradayız!
İran’dan Türkiye’ye dünyanın her yerinde mücadele etmeye kararlıyız. İsyandayız! Umutluyuz! Özgürlüğümüzde kararlıyız!
Şiddet failleri, güçlerini İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmayan, kadınlara meydanları kapatan devletten alıyor. Bizler bir kişi daha eksilmemek için, erkek-devlet şiddetine artık yeter demek için buradayız.
Kadınlara kaç çocuk yapacaklarını söyleyenlere, kadınları “aile hizmetinde kariyer” yapmaya zorlayanlara sözümüz var. Makbul kadınlar olmayacağız. Bütün arzularımızla, itaatsizliğimizle buradayız!
Savaş her gün şiddet üretiyor, bu şiddetten en çok biz kadınlar etkileniyoruz. Eşitlik ve özgürlük, laiklik ve barış için örgütleniyoruz. İran’dan Afganistan’a Rojava’dan Türkiye’ye savaş politikalarına karşı direnen kadınların sesi olmak için buradayız.
İktidar bakanlarının uyuşturucu baronları ile, cemaatçilerle fotoğrafları çıkarken, milletvekilinin Nadira Kadirova’nın ölümüyle ilişkisi kapatılırken, iktidar ortağı partinin ilçe başkanının İstiklal’de patlayan bomba ile ilişkisi yansımasına rağmen suçlu değilken; Mücella, Semra ve Şebnem’in adını anmak mı suç! Hadi ordan! Ne Mücella, ne Semra, ne Şebnem ne de cezaevinde haksız yere tutulan kadınlarla dayanışmamızı engelleyebilirsiniz. Hapsettiğiniz kadınlar için buradayız.
Birlikte olmak, engelleri aşmak, dağılıp dağılıp birleşmek bizim için bir sihir gibi. Yasaklar cumhuriyetinden sesleniyoruz!!! Duymayan kalmasın. Her birimiz ve herkes için eşit ve özgür yaşamlar kurana kadar bu isyan bitmeyecek.