Önlü, Başbakan Binali Yıldırım’ın cevaplandırması için verdiği önergede şu ifadelere yer verdi;
“Anadil bireyin doğumuyla beraber kazandığı bir haktır ve hiç bir eğitime tabii tutulmaksızın ailesi, çevresi ve toplumu aracılığıyla öğrendiği dil olarak tanımlanır.
Dil bireyin kimlik kazanmasında, kültürel değerleri içselleştirmesinde, toplumsallaşmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle bireyin anadilinde eğitim alması evrensel bir haktır.
Türkiye’de bireyin kendi anadilini eğitim dili olarak kullanmasının önünde ki yasal engeller devam etmektedir.
UNESCO’nun yaptığı “Tehlike Altındaki Diller Dünya Atlası” çalışmasına göre Türkiye’de 18 dil tehlike altında bulunmaktadır. Bu diller arasında Kırmanciki, Ermenice, Hemşince, Süryanice ve Lazca da yer almaktadır.”
Önlü’nün verdiği önergesinde şu sorular yer aldı:
“-Dünyanın birçok ülkesinde dillerin korunmasına, yaşatılmasına yönelik programlar hayata geçirilmekte olup, Türkiye’de bu alanda yapılan bir program var mıdır?
-Kaybolma tehlikesi altında olan dillerin korunmasına yönelik çalışmanız var mıdır?
-Yaklaşık 4 -6 Milyon insanın anadili olarak kabul edilen Kurmanciki UNESCO´nun yayınladığı rapora göre kaybolma tehlikesi altında olan dillerden biridir. Türkiye’deki nüfus oranına göre Türkçe ve Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinden sonra en çok konuşulan lehçe konumunda olan Kirmanckinin korunmasına ilişkin çalışmanız var mıdır? Varsa nelerdir?
-Türkiye’de konuşulan tüm anadillerde eğitimin anayasal ve yasal güvenceye alınmasına yönelik çalışmanız var mıdır?
-Anadilde eğitime geçilmesine yönelik eğitim sisteminde bir alt yapı çalışmanız var mıdır?
-Anadili Türkçe olmayan çocukların sosyal ve eğitsel hayatta karşılaştıkları zorluklara ilişkin yapmış olduğunuz çalışma var mı? Varsa sonuçları nelerdir?
-Anadilde eğitim görmemekten kaynaklı eşitsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik alınan önlemler var mıdır? Bunlar nelerdir?”