Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü yazısında, ‘AK Parti’nin yeni ikinci adamı’ olarak nitelediği AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’la yaptığı konuşmaya yer verdi. ABD ile yaşanan krizin ana gündem maddesi olduğu yazının ilgili kısımları şöyle:
‘Hiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir yerde saldırıyı başlattılar’
‘Ekonomik saldırının’ hangi araçları kullanarak geldiğini sordum, ‘içerde yapısal dönüşüm gerçekleşmediği için oldu’ eleştirilerini anımsattım. Önce saldırının Asya üzerinden başlatıldığını belirtti. ABD’nin akşam gerilimi yükseltip, sabah ilk açılan Asya borsalarından beklenmedik bir saldırı ile ellerinde tuttukları Türk lirası endeksli kağıtları süratle bozmaya başladıklarına tanıklık ettiklerini söyledi. Bunun da yetmediğini, Türkiye’den de hızla dışarı dolar aktaran yollara saptıklarını belirtti.
‘Hiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir yerden saldırıyı başlattılar’ deyip devam etti: ‘Esas mesele ilk baştaki saldırıyı atlatabilme başarısını gösteren algı idi, bu gerçekleşti. Şimdi kuru belli bir seviyeye kadar indirip orada tutmak gerekiyor. Ancak asıl mesele üretimi arttırıp, uluslararası pazarda satabilmeyi destekleyici önlemlerin biran önce alınmasında. Onu da yavaş yavaş ekonomi yönetimi almaya başladı.’
‘Bnunun adı Türkiye’yi test etme operasyonudur’
ABD’den kaynaklı Türkiye’ye dönük bir ekonomik saldırının yanı sıra, dünyanın da farklı bir dönemin içinde olduğunu vurguladı. Kurtulmuş bunu ‘ticaret savaşları’ olarak isimlendirdi. ABD’nin Rusya, Çin, Japonya, hatta hemen yanı başında Kanada ile olan yakın geçmişteki çekişmelerini anımsattı. ‘ABD Başkanı (Donald) Trump bu savaş ortamında Türkiye’yi test ediyor’ tespitini yapıp sözlerine devam etti: ‘Trump, Türkiye’ye ‘Bu savaşta bizden misin, yoksa karşı cepheden mi?’ sorgusu çekiyor. Ekonomik, siyasi ve teolojik, hepsi üst üste bindi.’ Ardından ‘ın’ adını da kendisi koydu: ‘Bunun adı Türkiye’yi test etme operasyonudur…’
Ardından bundan sonrasında yapılması gerekenleri ‘4 alanlı plan’ diye niteleyerek şöyle sıraladı:
1-AB ile yeniden: Avrupa Birliği ile ilişkiler yeniden düzenlenmeli. AB tarafından gelen sinyaller önemli, bu pratik olarak da ekonomi açısından olumlu sinyaller yaratıyor. AB ile biran önce gerilim yaratan çatışmacı faktörleri ortadan kaldırmalıyız.
2- Çin yakınlaşması: Orta vadede Çin ile yakınlaşmayı tamamlamalı. ‘Yeni kuşak, yeni yol’ projesini Çin de çok önemsiyor. İlişkilerde önemli bir aşamaya gelindi, bu yıl çok sayıda Çinli turist de gelmeye başladı. Bundan sonrasında tempoyu arttırıp hızlı gidilmeli.
3- Rusya ve ABD ilişkileri: Rusya ile var olan ilişkilerin devamı sağlanmalı. Bölgesel işbirliği geliştirilebilir. Ki gelişiyor da. ABD ile PKK ve PYD konusunda yaşanan muamma da bitirilmeli. Menbiç konusu askeri açıdan iyi gidiyor. Ancak bu yeterli olmamalı. Tabii, milli paralarla ticaret, altına dayalı yeni para sistemi, Türkiye’nin BRICS’e üyelik niyeti, Rusya ve Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi ABD’yi telaşlandırmış olabilir. Ama ABD, Türkiye ile ilişkilerini asla koparamaz. Unutmaması gereken, karşılarında bundan böyle bir emir kulu Türkiye artık karşılarında yok. İlişkiler buna göre yeniden tesis edilmeli. Bölgede zayıflamış bir Türkiye’nin ABD’ye fayda getirmeyeceği, bu bölgedeki birçok direncini kaybedeceğini de görmeli.
4- Yapısal değişim: Dördüncü alanı önemsiyorum, Türkiye kendi içinde bugüne kadar yapması gereken yapısal dönüşümü ve değişimi de ekonomik alanda gerçekleştirmek zorunda. Bunun daha ileriye ötelenecek hali kalmadı, biran önce hayata geçirilmeli.