Suruç Aileleri İnisiyatifi, 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç’ta bulunan Amara Kültür Merkezi’nde IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu katledilen 33 düş yolcusunu Kadıköy Halitağa’da andı. 111 aydır Halitağa’da anma yapan Suruç Aileleri İnisiyatifi, 5 Kasım’da Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek Suruç Katliamı Davası’na katılım çağrısı yaptı. “Kalplerimiz adalet için atsın” pankartının açıldığı anmada basın metnini Adnan Özcan okudu.
Anmaya Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve çok sayıda kişi katıldı.
‘111 aydır adalet mücadelesi yürüttük’
Özcan, 111 aydır katliamın aydınlatılması için mücadele ettiklerini belirtti. Özcan, “Bundan 111 ay önce yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek için yola çıkan çoğu üniversite öğrencisi yüzlere kişi mola verdikleri Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara kültür merkezinde canlı bombalı saldırıya uğradı. Yapılan saldırı sonucunda 33 düş yolcumuz ölümsüzleşirken yüzlerce kişi yaralandı. Geride bıraktığımız 111 ay boyunca katliamın aydınlatılması ve katillerin cezalandırılması için adalet mücadelesi yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz” dedi.
‘Davanın üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz’
Özcan, Suruç katliamı davasının kapatılmaya çalıştıldığını vurgulayarak, “9 yıldır süren katliam dosyasında gözler önünde yaşanan hukuksuzlukları gerek burada gerek başka yerlerde anlattık. Katliam dava dosyası açıldığı günden itibaren kapatılmaya çalışılıyor. Biz bu davanın üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. Katliam davasının bir sonraki duruşması 5 Kasımda Urfa 5. Ağır ceza mahkemesi salonunda görülmeye devam edecek. Biz bir kez daha o salonda olacak ve katliamda parmağı olanların cezalandırılmasını isteyeceğiz. Buradan açık çağrıda bulunuyoruz. Başta hukukçular olmak üzere bütün adalet mücadelesi yürütenleri 5 Kasımda görülecek duruşmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
3 gencin hikayesi anlatıldı
Özcan, Suruç katliamında katledilen Çağdaş Aydın, Duygu Tuna ve Ece Dinç’in hayat hikayelerini paylaştı. Özcan, “Çağdaş Aydın, 1988 yılında Dersim’de doğdu. Çağdaş genç bir serüvenci, doğa tutkunu, sosyal medya çalışanıydı. Toplumsal alanda halkların sorunlarına ortaktı; işçi katliamları, iş cinayetleri, doğa yıkımları kısaca ne kadar sorun varsa bunlara merhem olmak için çalışmalar yürüttü. Cumartesi annelerini hiç yalnız bırakmadı. Bir dönem Etkin Haber Ajansının muhabirliğini yaptı. Çağdaş yoldaş iki üniversite bitirmesine rağmen bu ülkede düzenli bir iş bulamamanın rahatsızlığı içindeydi.
Duygu Tuna 1979 yılında Dersim’de doğdu. Küçük yaştan beri emekçilik yaptı. Ev temizliği işlerinden garsonluğa kadar birçok işte çalıştı. Kısa bir süre hapishane yaşamı olan Duygu Tuna Kartal’da ESP faaliyetleri içerisinde örgütlendi. ESP Kartal İlçe Yöneticiliği, SKM il yürütme görevlerini üstlendi. Gülsuyu mahallesinde çetecilerin ESP’lilere saldırısından sonra Kartal ilçe çalışmasından Maltepe İlçe çalışmasına dahil oldu. Daha sonra HDP Maltepe İlçe Eş başkanlığı görevini yaptı. Antifaşist mücadelenin ve İstanbul Taksim mücadelesinin kazanılması anlarında en önde yerini aldı. Kadın özgürlük mücadelesi kapsamındaki eylemleri özel olarak tercih ederdi.
Ece Dinç 1995 yılında Düzce’de doğdu. 17 yaşında aktif mücadeleyle tanıştı. Gezi ayaklanması ve Kobane mücadelesi Ece’nin yaşamının dönüm noktaları oldu. HDP-HDK Kadıköy Gençlik Meclisleri çalışmasında yer aldı. SKM İstanbul İl koordinasyonu üyesiydi. HDP Kadıköy İlçe yöneticiliği görevlerinde yer aldı. Kadın özgürlük mücadelesinde yer aldı. Kadıköy Anadolu Lisesi mezunuydu. Bir dönem bu lisenin derneğinin sekreterliğini yaparak hayatını kazandı. Genç, dinamik ve zeki bir devrimciydi. Ülkenin politik sorunlarına kafa yorar adaletsizliklere karşı mücadele ederdi” ifadelerine yer verdi.
‘2 dava birleştirilmelidir’
Özcan, katliamlar aydınlatılana kadar mücadele devam edeceklerini belirtti. Özcan, “İçinde bulunduğumuz Ekim ayı 10 Ekim Ankara gar katliamının 9. Yıldönümü. 10 Ekim aileleri 9 yıldır adalet mücadelesini yürütüyor. Suruç katliamıyla ortak birçok nokta olmasına ve faillerin neredeyse hepsinin aynı olmasına rağmen bu 2 dava birleştirilmedi. Suruç katliamı ve 10 Ekim katliamı başta olmak üzere IŞİD’in bu topraklarda yaptığı bütün katliamların tek bir dosyada birleştirilerek ortaya çıkan delillere bir bütün halinde bakılması talebimizi tekrarlıyoruz. 10 Ekim ailelerinin 9 yıldır yürüttüğü adalet mücadelesini bir kez daha selamlıyor, katliamda yitirdiğimiz 104 yoldaşımızı saygıyla anıyoruz” diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından oturma eylemi yapıldı.
