İzmir Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde kadın tutsakların bulunduğu koğuşlara 1 ay içerisinde 3 kere baskın düzenlendiği belirtildi. Erkek gardiyanların da katıldığı aramalarda, tutsakların özel eşyaları yerlere atılarak kullanılamaz hale getirildiği ve bazı eşyalara el konulduğu kaydedildi.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre; ailelerine bilgi veren kadın tutsaklar, koğuşlarına erkek gardiyanların girmesine tepki gösterdiğinde de, hakarete ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söyledi.
Burada tutuklu bulanan Dilan Karakoç’un babası Ekrem Karakoç, kızıyla dün yaptığı görüşmede, kızının yaşadıklarını aktardı. 1 ay içinde 3 kere baskın yapıldığını ve bu baskınlarda masalarının dahi kırıldığını söyleyen Karakoç, “Özel eşyalarını kullanılmaz hale getirmişler. Hatta yiyeceklerine bile zarar vermişler. Enteresan yanı koğuşlara erkek gardiyanlar da girmiş. 12 tutsağa karşı 40 gardiyan koğuşa girmiş. Erkek gardiyanlar tutsaklara onur kırıcı sözler söylemiş. Cezaevinde çok baskı var, üzerlerine çok gidiliyor. Bizim bile üstümüze geliyorlar. Görüşlere geç getiriliyorlar ve tepki gösterdiğimizde bize de bağırıyorlar. O kadar çirkinleşmişler. Bize bunları yaparken, içeride ne olduğunu düşünemiyoruz” dedi.
Telefon yasakları
Tutsakların neredeyse hepsine telefon yasağı cezası verildiğini belirten Karakoç, “Benim kızıma da 3 ay telefon yasağı cezası vermişler. Ama daha yürürlüğe girmediği için dün konuşabildik. Diğer tutsakların telefonla bile konuşmalarına izin verilmiyor. Gerekçeleri ise telefon hattının üzerine olmayan kişilerle konuşmak. Mesela benim adıma olan telefon numarası arandığı zaman eşimle ya da evdeki diğer kişilerle konuşmaları yasakmış. Aynı evdeki diğer kişilerle konuşmalarına bile yasak getiriyorlar. Böyle saçma gerekçelerle yasak geliyor. Düşman hukukunda bile bir ahlak olur” diye belirtti.
‘Bunun önüne geçmemiz lazım’
Cezaevinde bunlar yaşanırken, tutsak yakınlarının da sindirilmek istendiğini söyleyen Karakoç, şunları söyledi: “Bizi korkutmak için cezaevine para ve mektup gönderenleri tutukluyorlar. Bir insan kendi kızına, kardeşine, arkadaşına para gönderemez mi? Hangi hukuk, vicdan bunu kabul eder? Zaten cezaevlerindeki kantinler rant kurumu haline geldi. Dışarıda 5 TL’ye satılan bir şey orada 15 TL’ye satılıyor. Onlara para göndermeyelim de aç mı kalsınlar? Onların niyetleri zaten bu. Bizim de bunu kabul etmememiz lazım. Bizi de tutuklasınlar, çocuklarımızın yanına göndersinler. ‘İnsanım’ diyen herkes tutsaklara sahip çıksın. Sadece benim kızım değil aynı sorunu yaşayan binlerce insan var. Bunun önüne geçmemiz lazım.”