Urfa Birinci Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Özak Tekstil işçileri iki gündür fabrika önünde eylemdeler.
Kadınİşçi’den Haluş S.-Bahar Gök’ün haberine göre HAK-İŞ’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikada, işçiler BİRTEKSEN’e üye olmaya başlamışlardı. Öz İplik-İş Sendikası’nın patron yanlısı tutumları ve işçiler üzerinde uygulanan baskıların ortağı olması nedeniyle sendika değiştirmeyi tercih eden işçiler geçtiğimiz haftalarda yaptıkları toplantıda, işyerinde yaşadıkları baskıları anlatmışlardı. Kadın işçilerin tacizi ve baskıları teşhir ettikleri toplantının ardından özellikle kadın işçiler, sendika odasına, idari ofislere çekilerek tehdit edilmişlerdi. Patronlar iftira atarak “sendikadan vazgeçmezseniz ailenize söyleriz” tehditleriyle kadınlara patriyarkal baskı uyguluyorlardı. 700 kişinin çalıştığı fabrikada 150’yi aşkın kadın işçi var.
Baskı ve tehditlerin yıldıramadığı kadın işçilerden biri 27 Kasım Pazartesi günü istifa etmeye zorlandı. Çıkış evraklarını imzalamayınca tazminatsız olarak işten atıldı. Atılma haberini alan Özak Tekstil işçileri iş bırakarak haksız yere işten atılan kadın işçinin işe geri alınması mücadelesini başlattılar. İki gündür fabrika önünde 7/24 direnişte olan işçiler BİRTEKSEN üyesi olarak işe devam edeceklerini sloganlarla dile getiriyorlar. İnsan Kaynakları’nın, disiplinsizlik yaptıkları gerekçesiyle tazminatsız tüm işçileri işten atacağına dair mesajlarına karşılık işçilerin cevabı net: “İşyerinde çalışma barışını bozan, suç işleyen, işçileri tehditle, baskıyla ve haksız yere işten atmayla bu noktaya getiren asıl fabrika yönetimidir. Bizim direnişimiz haklı ve meşrudur. Bu mesajlar gözdağı vermek için. İşçilerin birliğini bozmak ve direnişini kırmak içindir. Tehdit mesajlarına yanıtımızı, yarın sabah fabrika önünde çok daha güçlü olarak vereceğiz. Bu tehditlerin hiçbir işe yaramadığını birliğimizi ve direnişimizi büyüterek göstereceğiz.”
“Hasta oluyoruz rapor alıyoruz. Arkadaşlarımıza ‘Gidin bakın ölmüş mü’ diye soruyor. Gece bazen saat 4.00’e kadar çalıştırıyorlar ve durağımıza uzak, ıssız bölgelere bırakıyorlar bizi. Karşı çıktığımda ‘sen zaten erkek gibisin bir şey olmaz’ diyor.”
Servis kadınları ıssız duraklarda bırakıyor
Fabrika önünde direnişe devam eden kadınlarla görüşerek yaşadıkları baskıları kendilerinden dinledik. İşten atılan kadın işçi: “Ben paket bölümünde çalışıyorum. Burada 6 aydır çalışıyorum. 7 yıllık çalışma hayatımda hiçbir zaman bu kadar hakarete maruz kalmadım. Benim karşımda en çok gördüğüm kişi Mehmet Çiftçi. Yürümeme bile bahane buluyor. ‘Bu nasıl yürüyüş’ diyor. Hasta oluyoruz rapor alıyoruz. Arkadaşlarımıza ‘Gidin bakın ölmüş mü’ diye soruyor. Gece bazen saat 04.00’e kadar çalıştırıyorlar ve durağımıza uzak, ıssız bölgelere bırakıyorlar bizi. Karşı çıktığımda ‘sen zaten erkek gibisin bir şey olmaz’ diyor.”
İşçilerin yaşadıkları bütün sıkıntıları ve hakaretleri anlatmak isteyen kadın işçi “Bunlara artık bir dur demek istiyorum” diyor. Bütün arkadaşları adına konuşmaya devam eden kadın işçinin anlattıkları kan donduran cinsten. “İçeride bize yöneticilik yapan Mehmet Çiftçi, ufacık bir hatada bile bize ‘Aptalsınız, geri zekalısınız, balık hafızalısınız, sizin kıldığınız namaz haram, arkamdan konuşursanız eğer inşallah hiçbir işinizi düzgün yapamayasınız, gelecekteki çocuklarınızdan hayır görmeyesiniz’ diyor. Yani ilerideki çocuklarımıza kadar bize hakaret etmesi, böyle şeyler söylemesi, bizi sürekli olarak işten çıkartmak ile tehdit etmesi, tazminatsız atarım demesi, arkamızda durmamasına dayanamıyoruz. İçeride bize çok baskı uygulanıyor. Psikolojik baskı, fiziksel baskıya artık dayanamıyoruz. Mesailere dayanamıyoruz. Gece saat 24.00’e kadar fazla mesai yaptırılıyor bize. Gece 3.00’e kadar yaptırdıkları da oldu. Saatte çıkması gereken sayıdan daha fazla iş istiyorlar. İki kat fazlasını istiyorlar. Üstüne bize hakaret ederek, hiç oturtmadan eve göndermelerinden şikayetçiyiz.”
Çok şikayet ettik, değiştirmediler
Yaşadıkları onur kırıcı muamelelere, tehditlere, hakaretlere göz yuman Öz İplik-İş Sendikası temsilcilerinin, fabrika yönetimi tarafından da desteklendiğini anlatan kadın işçi artık onları da teşhir etmek gerektiğini söylüyor. BİRTEKSEN’e üye olanlar hakkında dava açacağını ve işçilerden tazminat alacağını söyleyen temsilcilerin, işçilerin üzerindeki tüm baskıların sendikadan dolayı olduğunu vurguluyor. İnsanlık dışı uygulamaları anlatmaya devam ediyor kadın işçi: “Gerçekten bizi çok yoruyorlar. Üzerimize çok geliyorlar. İçeride verdikleri yemeğe suya kadar. Su içtiğimizde bile rahatsız oluyoruz, iğrenç bir tadı var. Yemeklerde kıl, sinek gibi şeyler görüp şikayet etmemize rağmen bunu kabul etmiyorlar. Hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyorlar. Ve şu an yaptığımız eylemde, bizi, ücretsiz izne göndermek istediklerini söylüyorlar. Biz hiçbir zaman yıkılmayacağız. Hiçbir zaman dağılmayacağız, kararımızdan bir adım dahi geri atmayacağız. Kenetlenip onlara karşı durmaya devam edeceğiz. Bize ne kadar hakaret etseler ne kadar tehdit etseler de onlardan korkmayacağız.”
“İçeride baygınlık geçirdiğimizde bile bizi doktora göndermiyorlar. Mescide gönderip 10-15 dakika dinlendirip iş başı yaptırıyorlar. Ve aynı performansla aynı sayıları çıkarmamızı istiyorlar. Özel hayatımızı yaşayamıyoruz. Dışarıya çıkamıyoruz. Hiçbir şekilde bize nefes aldırmıyorlar.”
Kadın işçileri sıkıştırıp sendikadan istifaya zorluyorlar
Dinledikçe ruhumuzu daraltan baskıları Özak Tekstil işçisi başka bir kadın da anlatmaya devam ediyor. İşçilere destek verecek, arkalarında dimdik duracak sendikalara ihtiyaç olduğunu yineleyen kadın işçi yaşadıkları süreci anlatıyor: “Bizim arkadaşlarımızı gözünün yaşına bakmadan tazminatsız kovdular. Onların sicilini lekeleyerek tehdit ettiler. Tutanak tutarak tehdit ettiler. Biz ütü paket müdürü Mehmet Çiftçi’nin, sendika temsilcisi Gülbahar Kaya’nın hakaretlerine, baskılarına, mobbingine karşı geliyoruz. Yapamıyoruz artık. O yüzden sendikayı değiştirmek istedik. BİRTEKSEN’e gittiğimiz için arkadaşlarımız kenarlara çekilip onların akıllarıyla oynamışlar. Onları lavaboda sıkıştırıp Öz İplik’e geri girmeye zorlanmışlar. Buna artık kölelik bile diyemiyoruz. Ailelerimiz kabul etmediği halde gece 3-4’e kadar çalışıp sabahlıyoruz. Aynı zamanda izin almakta zorlanıyoruz. Taziyelere, düğünlere gidemiyoruz. Hasta oluyoruz illa ‘rapor olacak’ diyorlar. İçeride baygınlık geçirdiğimizde bile bizi doktora göndermiyorlar. Mescide gönderip 10-15 dakika dinlendirip iş başı yaptırıyorlar. Ve aynı performansla aynı sayıları çıkarmamızı istiyorlar. Özel hayatımızı yaşayamıyoruz. Dışarıya çıkamıyoruz. Hiçbir şekilde bize nefes aldırmıyorlar. Bizim sözde İK’mız hiçbir şekilde arkamızda durmuyor. Hep müdürün, sendikanın arkasındalar. Hiçbir şikayetimizde bizi savunmuyorlar. Hep onları savunuyorlar. Bizim bu hakaretleri görmemize izin veriyorlar.”
“Kadınlara yapılan haksızlık erkeklere yapılmıyor. Çünkü bizi güçsüz görüyorlar. Gecemiz gündüzümüz yok. Raporu bile keyfi aldığımızı söylüyorlar. O durumlarda güçlüyüz de direnişte mi güçsüz olacağız?”
Bizim de örgütlülüğümüz var artık
Geri adım atmayacağını söyleyen bir başka kadın işçi “Buradan geriye dönmeyiz artık” diyor. Kadınlara yönelik uygulanan baskıların şiddete dönüştüğüne dikkat çeken kadın işçi anlatmaya devam ediyor. “Paket bölümünde saatlerimiz belli değil. Bizim fabrikaya girişimiz var çıkışımız yok. Ancak bir ölüm olması lazım ki izin alabilesin. Ben de BİRTEKSEN’e üye olduğun için odaya çağrıldım, tehdit edildim. Hiçbir korkum yok. Ben 5 yıldır çalışıyorum burada. Benim kimseden korkum yok. Kadınlara karşı çok fazla baskı var. Zaten hakkımı alamıyorum, sendikada olduğum için alamayacaksam da hiç umurumda değil. Yarın da odaya alınacağımı biliyorum. Kadınlara yapılan haksızlık erkeklere yapılmıyor. Çünkü bizi güçsüz görüyorlar. Gecemiz gündüzümüz yok. Raporu bile keyfi aldığımızı söylüyorlar. O durumlarda güçlüyüz de direnişte mi güçsüz olacağız? Şimdi de arkadaşlarımızı ‘Sizi tekrar geri alacağız’ diyerek kandırıyorlar istifa etmeye zorluyorlar. Çoğu arkadaşımızı kandırıp tazminatsız işten çıkardılar. Deprem döneminde ailemizle kalmak istediğimizde bile ‘Evinin çatısı yıkılmadıysa bahanelerle gelmeyin bana, kabul etmem’ diyorlardı. Daha ikinci gün bizi çalıştırmaya başladılar. 7 gün telafi çalışması yaptırdılar. Sendika ise bu duruma şahit olmasına rağmen hiçbir şey yapmadı. Şimdi sendika değiştirdik diye bizi sıkıştırıyorlar, işten atarız diye tehdit ediyorlar. Hiçbir korkumuz yok. İçeride bizi sıkıştıran temsilcilere karşı bizim de örgütlülüğümüz var.”
Özak Tekstil işçisi kadınların anlattıkları, kadın işçilerin işyerinde yaşadığı şiddetin en çarpıcı örnekleri. 25 Kasım eylemlerinin üzerinden iki gün bile geçmeden baskı, mobbing, tehdit edilmişler. Cinsel tacizi teşhir eden kadınlara iftira atılıp ailelerine şikayet edilerek, evdeki erkeğe öldürtülmek istenmiş. Daha geçtiğimiz ay Malatya’da iki kadın sendikacının da babası ve kocası polis tarafından aranarak evdeki erkeğe ‘kadınların önünü tutun’ ‘uyarısı’ yapılmıştı. Kadın işçilere yönelik uygulanan fiziksel, psikolojik, duygusal ve ekonomik şiddete karşı Özak Tekstil işçisi kadınlar destek istiyorlar şimdi. “Sizler arkamızda durursanız biz daha güçlü dururuz” diyorlar.