Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği mitingi protesto edecek, çayına, doğasına sahip çıkanlara yönelik polis saldırısında emekli öğretmen Metin Lokumcu yaşamını yitirdi. Polisin kitlenin üzerine yoğun gaz bombası atarak, kimyasal gazla ölümüne neden olduğu Lokumcu davası Trabzon 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde cezasızlıkla sonuçlandı.
Lokumcu’nun ölümüne neden olan 13 polisi cezasızlıkla ödüllendiren mahkeme heyeti gerekçeli kararını açıkladı. Lokumcu’nun ölümünün gaz bombalarıyla ilgili olmadığı öne sürülen gerekçeli kararda, olayların stresi ve sarf ettiği efor sonucu hastalığının aktif hale gelmesiyle hayatını kaybettiği öne sürüldü.
Türk Tabipleri Birliği, hazırladığı raporda, Lokumcu’nun kimyasal gaz nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekmişti.
Polislerin beraatiyle ilgili gerekçeli karara yansıyan ifadelerde, Erdoğan’ı protesto eden 300 kişilik gruba arbede sonrası izin verildiği, ancak grubun dağılmaması üzerine olayların “kademeli” olarak şiddetlendiği öne sürülerek, polis şiddeti meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Mahkeme heyeti gerekçeli kararında, basın açıklamasından sonra “yüksek sesli müzik eşliğinde horon oynamaya başlayan bir takım göstericilerin tavrı”nın olayları şiddetlendiği öne sürüldü. Horon oynamanın güvenlik sorunu doğurduğu iddiasında bulunulan gerekçeli kararda, “polisin kademeli olarak güç kullandığı, dosya kapsamına bakıldığında somut olayın şartları ve eylem yapan grubun verdiği tepkilerin yoğunluğu değerlendirildiğinde kullanılan gücün orantılı ve mutlak zorunlu olduğu” iddia edildi.
Gerekçeli karar hazırlanırken, mevzuatlara atıf yapılarak, “Kamu görevlisinin görevin gerektirdiği ölçüde kullanacağı kuvvet nedeni ile bir kişi yaralanmış olsa dahi eylemi hukuka uygun sayılacağı için suç teşkil etmeyecektir” denildi.
Metin Lokumcu’nun katledildiği polis saldırısında, sivil giyimli bir kişinin kitlenin üzerine hedef gözeterek, yakın mesafeden gaz bombası silahıyla ateş ettiği görülüyordu.
Kullanılan biber gazı sonrasında hastaneye kaldırılan Metin Lokumcu’nun yaşamını yitirmesinin ardından olayların ‘vahimleştiği’ belirtilen kararda, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun “ölümünün mevcut hastalığın aktif hale geçmesi sonucu meydana geldiği” şeklindeki rapora atıfta bulunularak, kalp hastası olmadığı halde hiçbir delile dayanmadan Lokumcu’nun kronik kalp ve damar hastası olduğu savunuldu.
TTB, ADLİ TIP KURUMU raporunu yalanlamıştı
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ise, Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin hazırladığı raporda, Lokumcu’nun kalp hastalığı ya da KOAH düzeyinde bir akciğer hastalığı olmadığına dikkat çekmişti.
Raporda, Lokumcu’nun ölümünde gaz nedeniyle gelişen akciğer ödemi arasında nedensellik ilişkisi olduğuna işaret edilmişti.