Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ikinci duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma 11 Ocak 2023’e ertelendi.
Tutuklu yargılanan Fincancı’nın ‘örgüt propagandası’ yaptığı iddiasıyla hakkında 7 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor.
Davanın 23 Aralık’ta görülen ilk duruşmasında karar çıkmamış, mahkeme heyeti duruşmayı 29 Aralık tarihine ertelemişti. Saat 13.30’da başlayan duruşmayı Fincancı, çeşitli illerden baro başkanları, çok sayıda milletvekili, siyasi parti ve kitle örgütü temsilcisi de takip ediyor.
İlk duruşmada sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayan savcı, Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devam etmesini talep etti. Milli Savunma Bakanlığı’nın avukatının bir kez daha katılma talebinde bulunması üzerine mahkeme başkanı, aynı talebin bir önceki celsede reddedildiğini söyleyerek değerlendirmeye almadı.
Fincancı: Süreç inanılmaz bir algı ile yürütülüyor
Savunmasına başlayan TTB Başkanı Fincancı, yaptığı tıbbi değerlendirmenin propaganda eylemi olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çekti. Hakkında bir algı süreci yürütüldüğünü söyleyen Fincancı, yaptığının suç değil hekimlik mesleği olduğunu söyledi.
Fincancı, “Geçen hafta çıkarken gördüm Çağlayan adliyesinin önünü. Sanki en tehlikeli sanığıyım gibi davranıyor. Yarattıkları bu algı sizin kararınızı etkilemeye yöneliktir. İnanılmaz bir algıyla yürüyor bu süreç. Başından beri bir talimatla karşı karşıya olduğumuzu düşündürecek ifadelerle karşılaşıyoruz” diye konuştu.
Fincancı, şu ifadeleri kullandı:
“Savcı beye teşekkür etmek istiyorum. Çünkü uzun ve bilim dışı ifadeler ile iddianameyi epey sadeleştirmişsiniz. Ama intihalden kurtulamamışsınız.Yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. Ancak süreç, inanılmaz bir algı ile yürütülüyor. Benim için vatandaşlıktan çıkarılsın deniyor. Kimi kimin vatanından çıkarıyorlar? Bu hafta sonu Milli Savunma Bakanlığı ‘Kimyasal silah iftirasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir’ dedi. Şimdi bu talimat değil de nedir? Siyasi otorite tamamen algılarla hareket etmektedir. Tıbbi bir değerlendirmeyi propaganda eylemi olarak nasıl değerlendirebiliyorsunuz? Konuşmamın neresinde silah ifadesi geçiyor? Tıbbi görüşümü bildirip, bağımsız heyetler incelesin dememden nasıl böyle bir çıkarım yaptığınızı çok merak ediyorum. Küresel bir salgınla karşı karşıyaydık. İnsanların güvendiği kurum, Türk Tabipleri Birliği’ydi. Bu süreçte bazı şeyleri ortaya çıkaran da TTB’nin Merkez Konseyi’nin onurlu insanlarıydı. Ben terörist isem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum. TTB mi? İşkenceye karşı komisyonlar mı? Ya da Filipinler’deki insan hakları örgütleri mi? Hangi örgüt?
Ben devletin başına musallat olmuş at sineğiyim. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden söz etmiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun. İsrail’de Netanyahu suç işlediğinde de benim derdim. Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump da Biden da suç işliyorsa onlar da benim derdim. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun hangi devlet suç işlerse o benim derdim olmaya devam edecek. Onlar suç işlemeye devam edecekse ben at sineği olarak, sırtlarından inmeyeceğim. Hakikatin peşini bırakmayacağım. Sonuna kadar hakikatin peşinde, hakikati ortaya koymak için çalışacağım.
“Araç olmayı reddetmelisiniz”
Siyasi otorite karşısında sizin nasıl değerlendirme yapacağınızı bilmek mümkün değil. Seçimle ele geçiremediler Türk Tabipleri Birliğini. Bunun çok örnekleri var. Seçimle ele geçmeyenlerin nasıl, ne yazık ki yargı aracı edilerek ele geçirilmeye çalıştığını hep beraber görüyoruz. tanıklık ediyoruz. Bu utanç verici bir durumdur. Yargının araç kılınması utanç vericidir. Biz hekimler olarak araç olmayı reddediyoruz. Sizler de araç olmayı reddetmelisiniz.”
Avukatlar mahkeme heyetini reddetti
Duruşmada söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, “Politik bir davayla karşı karşıyayız. Siyasi iktidarın kişileri hedef alarak yaptığı açıklamalarda ‘terörist, vatan haini’ kelimeleri havada uçuşuyor. Bu cüretle konuşuyorlar. Hukukun onlara dokunmayacağını bildikleri için” diye konuştu.
Eyüboğlu şöyle devam etti: “Örgütsel materyal’ olarak ‘Dağın ardına bakmak’ kitabı gösterildi. Bu kitabı isteyen internetten, herhangi bir kitabevinden alabilir. Dağıtım ve satış yasağı alınmış mı diye araştırdık sorduk hâlâ satışta olduğunu biliyoruz. Hakkında mahkeme tarafından verilmiş bir karar yok. Müvekkilim kendi sözleriyle, söyledikleriyle yargılanmıyor. TV kanalına bağlanmak suç teşkil etmez. Bu konuda daha önce alınan bir çok AİHM kararı bulunmaktadır. Bunlara dilekçede yer verdik. İddianamede Şebnem Korur Ficancı’nın canlı yayındaki açıklamaları şiddet eylemini övmesi olarak gösteriliyor. Görüntüler eşliğinde bir yorum yapılıyor. Hocanın açıklamaları bir şiddet eylemini onaylaması olarak yorumlanamaz. Suçun maddi ve manevi değerlerini oluşturmaz. Şimdiye kadar yaşanan süreç bir bütün. Müvekkil yurtdışındaydı. Tutuklanacağım biliyordu gelmeyebilirdi. Mahkemeniz, duruşmanın sağlıklı yürümesi için bütün taleplerimizi gerekçesiz reddetti. Tüm bunları üst üste koyup tahliye değil ceza verileceğini tahmin edebiliyoruz. Varolan siyasi baskı dışında bir karar verilmeyeceğini biliyoruz. Heyetinizi reddediyoruz. Mahkeme heyetini reddediyoruz.”
Mahkeme heyeti ise heyetin reddedilmesini değerlendirmek üzere duruşmaya 20 dk ara verdi. Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, ret isteminin davayı uzatmak için olduğunu öne sürerek bu talebi reddetti. Fincancı’nın tutuklu yarılanmasına devam kararı veren mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Ocak 2023 saat 10.00’a erteledi.