Esasen çok sempatik, sıcak bir cümle öyle değil mi? Bekledim diğerleri gibi bir şarkı sörler diye ama olmadı, olamadı. Oysaki “iki keklik bir kayada ötüyor. Uzun da geceler sar benim” böyle yazınca aynı duyguyu vermiyor tabi kendisinden dinlemek lazım. (Nokta) Miting ve grup toplantılarında gösterdikleri performanslarının “heteredoks” bir yaklaşım içerdiğini de yazmadan geçmemeliyim. Teşekkürler iktidar! Bunları kenara bırakıp gelelim asıl konuya.
Düşmanlık ve iktidar
Yıllardır iktidarın özellikle de bazı kadrolu bakanların nefret suçlarını açığa çıkaran ve kışkırtarak sistemli ve organize bir hal almasına neden olan söylemleri nefes almamıza dahi göz dikmiş durumda. Göçmen ve mülteci politikasında yaşananlar, sermaye ve iktidarın ucuz iş gücü olarak görüp; ağır şartlar altında, uzun saatlerce, sağlıksız, düşük ücretlerle şiddet ve tacize maruz bırakılarak kölelik sistemi ile çalıştırılırken, bir taraftan da nefret suçlarını teşvik eden söylemlerle insan haklarını tamamen hiçe sayan muameleye ve şiddete teşvik etmektedir. Ekonominin kötü olması, işsizlik, yaşanan kültürel sorunlar da göçmen ve mültecilere bağlanarak militarist ve lümpen kitleye dönük algı politikası uygulanmakta ve neredeyse her ilde çeşitli şiddet türleri, kadınları ve kız çocuklarını köle olarak gören algı daha da üst boyutlara ulaşmaktadır ve bu şiddet cinayete kadar varmaktadır.
Kadın cinayetleri ve şiddeti de hızını hiç kesmedi. İktidar patronlarının kadının, gezdiği saate, gittiği mekana, kıyafetine, rujuna, kahkahasına, doğurganlığına karıştığı, kutsal aile söylemi, “depremde edinilen evlatlıkla evlenebilirsiniz”, kadının ev görevlerinin(!) açıklanarak “fıtrat” denmesi, “işsizliğin sebebi çalışan kadınlar” denmesi, koruma kararlarının uygulanmaması, hatta “dul kadınları sahiplendireceğiz” aymazlığı gösterenler, patronların ve politikacıların ya bağlantısı olanların işlediği cinayetlerinin üstünün kapatılması ve neredeyse her faile ceza indirimi ve tutuksuz yargılanma kararı çıkması vb. birçok olay, şiddeti, tacizi, tecavüzü körüklemektedir. Nisan 2023 te 21 kadın katledildi. 1 Temmuz 2021’den bu yana 603 kadın katledildi. 603 kadının sorumlusu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidardır. Bu sayıya göçmenler ve kaybedilen kız kardeşlerimiz dahil değil. Yeri gelmişken Gülistan Doku Nerede? Rabia Naz’a adalet! diye de yazalım. Failler belliyken yargılamayan tüm yetkililer bu yaşananların en büyük sorumlularıdır. “Bir kereden bir şey olmaz.” ve “Küçüğün rızası var.” Diyen, iki bakan örneğinin kirli zihniyetleri de karşımızda dururken sizce de artık bir nokta koymak gerekmez mi?
“Hani LGBT+Q diyorlar ya!”
Özellikle son zamanlarda sarayın dili daha bir nefret diline döndü. “lut kavmi, sapkın” gibi dini referanslı söylemler ve uyuyup uyanıp LGBTİ+’ları düşünen S.S. neredeyse her konuşmasında değiniyor. “LGBT sapkınlar”, “sapkın LGBTİ”, “LGBT ülkemizin ahlakını bozmasın diye”, “LGBT’ciler”, Aaaa ahlak mı?! Ensar desem, Hiranur desem, Kırklar Dergahı desem. Örnek o kadar çok ki. Mutlaka hatırlarına gelir. Hatta sahur programında dahi LGBTİ+’ları anmadan geçemez oldu. “Biz gideceğiz aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek. LGBT kursak da bu milletin aile yapısını bozsak diye.” Gecenin o saatinde bu kadar ince bu kadar minnoş şeyler düşünmesi… Hele ki bir cümlesi var, bilim göz yaşlarına boğuluyor. “Bizi cinsiyetsizleştirip, LGBT yapacaklarmış.” Bu bilgi için teşekkürler S.S.
2002 ‘den bu yana kayda geçen 69’u trans, 86 kişi öldürüldü. Baskı, işkence ve ayrımcılık, çalışma hakkının yok sayılması, deprem sonrasında tıpkı göçmenlere yapıldığı gibi negatif ayrım yapılması.
Bu kadar nefreti ve kini neden derken yanıtı psikanalitik yaklaşımda buldum. “Kişi her şeyi kontrol edemediğini fark ettiğinde bir çaresizlik deneyimler ve bu çaresizlik öfke ve nefreti getirebilir. (Mahler1975) “Kin tutmak kişinin kötü niyetinin duygusal yansımasıdır. (Wixen 1971) Bu durumu nazikçe ifade etmiş bilim insanları. Altını çizerek yazıyorum nazikçe.
Efendim Bi’tanem, duyamadım. “LGBT+Q’nun içerisinde insanla hayvanın evlenmesi de var” mı dedin. İlahi sen insanı öldürürsün! Bazı insan erkeklerini düşününce sonra biz marjinal oluyoruz ve ardından bir tiksinme geliyor.
Bu nefrete, kine, düşmanlığa karşı biz ayaktayız ve tanrılardan ateşi yeniden alacağız.