ÖHD Ankara Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan komisyon üyesi Bilal Erman, raporu İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan 8 ilde yer alan hapishanelerden edindikleri bilgiler doğrultusunda hazırladıklarını belirtti.
Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinde bulunan tutukluların kendilerine dezenfektan verilmediğini, rahatsızlıkları olanların rutin kontrollerinin Kovid-19 nedeniyle yapılmadığını, hastaneye sevklerde sorun olduğunu ifade ettiklerini belirten Erman, “Kantin fiyatlarının pahalılığı ve çeşit azlığı ya da istenen ürünün getirilmeyişi sebebiyle dış kantin hakkından mahrum kalan mahpusların iç kantin hakkından da fiilen mahrum bırakıldığını ifade etmişlerdir” dedi.
Çıplak arama dayatması, tek kişilik hücre…
Söz konusu hapishanede hastane sevk işlemlerinin yapılmadığını kaydeden Erman, “Mahpus S.A. tarafından görüşme tarihinden bir ay öncesinden boğazından kan geldiği, hastaneye sevk istemesine rağmen sevk yapılmadığı belirtilmiştir. Aynı hapishanedeki A. Ç.’ye çıplak arama yapılmak istendiği, karşı çıktığı için 1 ay iletişim cezası aldığı ifade edilmiş ve bu sebeple kronik hastalığı bulunan (kemik erimesi, Hepatit, fıtık) A.Ç.’nin sakıncalı olarak görülerek tek kişilik hücreye alındığı ifade edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Gazeteler verilmiyor
Erman, raporda yer alan diğer altı hapishanede yaşanan hak ihlallerini ise şöyle sıraladı: “Tokat T Tipi Hapishanesindeki mahpuslar, gerek savcı gerekse hapishane idaresiyle görüşmek istediklerinde sadece infaz koruma memurlarıyla muhatap olabildiklerini belirtmişlerdir. Yeni Yaşam Gazetesi başta olmak üzere süreli yayınların kendilerine ulaştırılmadığını, sadece Hürriyet vb gibi süreli yayınlara ulaşabildiklerini, Evrensel Gazetesinin kendilerine verilmediğini, OHAL sürecinde başlayan 5 kitap kısıtlamasının halen devam ettiği ancak devam eden sınırlamaya ilişkin bir kararın kendilerine sunulmadığı beyan edilmiştir.
Mahpuslar açlık grevinde
1 Temmuz tarihinde tekrar Kırşehir E Tipi Hapishanesine ziyaret gerçekleştirilmiştir. Mahpuslar koşullarının iyileştirilmemesi ve halen kendilerine muhatap bulamamaları sebebiyle açlık grevindeler. Mahpuslar idare ile görüşme sağlayamadığı, kötü muameleye ilişkin yaptıkları suç duyurusu hakkında halen geri dönüş olmadığı belirtilmiştir. Mahpusların suç duyuruları hakkında bir gelişme olmadığının ve halen müşahede odasında tutulduklarının belirtilmesi üzerine Hapishane Savcısı ile görüşme gerçekleştirmek için adliyeye giden avukatlar, Hapishane Savcısı tarafından dinlenmemiş ve direkt kapıdan çıkmaları istenmiş, polis çağırmakla tehdit edilmiş ve polis çağrılmıştır. Kırşehir E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde yaşanan sorunlara dair hapishane idaresi ve cezaevi savcısının görüşmeyi kabul etmemeleri, avukat ziyaretleri sırasında polis ve TOMA’nın Cezaevi önünde bulunması, GBT yapılması istenmesi ile görüşme mümkün olamamaktadır.
Kelepçeli muayene
Bünyan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 9 Temmuz tarihinde yapılan görüşmelerde hastane sevklerinin pandemi şüphesi haricinde durduğu, pandemi öncesinde hastaneye gidildiğinde kelepçeli bir şekilde muayene yapıldığı, hastalıklarının dayanılmaz bir hale geldiği, koğuşta 10 kişi için gerekli havalandırma koşulunun olmadığı; Yeni Yaşam gazetesi başta olmak üzere süreli yayınların kendilerine ulaştırılmadığı, ara sıra verilen Evrensel Gazetesi’nin de 10 gündür kendilerine verilmediği, Kovid-19 pandemi sürecinde önlemleri bir tecrit aracı olarak kullandıklarını ama koğuşlarda dezenfeksiyon ya da ilaçlama işleminin yapılmadığı, yemek konusunda sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Aylık 650 TL elektrik faturası
Mahpuslar, koğuşta aylık ortalama 650 TL elektrik faturası ödediklerini ve idarenin pandemi döneminde dahi bu parayı tehditlerle aldığını, parayı ödememeleri halinde elektriklerinin kesileceği cevabını aldıklarını, rahatsız olan koğuş arkadaşlarının sağlıkları için bu parayı vermeye mecbur kaldıklarını ifade etmişlerdir.
11 kişiye 3 kişilik yemek
Eskişehir H Tipi Kapalı Hapishanesi’nde 3 Temmuz tarihinde yapılan görüşmelerde mahpuslar; cezaevi idaresinin kendilerine yasal olarak tanımlanan haklarını kullanmayı engellediğini, keyfi bir biçimde kısıtlamalara gittiğini ifade etmiştir. Yeni Yaşam gazetesinin keyfi olarak verilmediğini, mektuplarının göndermiş oldukları adrese ulaşıp ulaşmadığını tespit edemediklerini, özellikle Uluslararası Af Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi hak arama mercileri ve sivil toplum kurumlarına yazdıkları mektupların hiçbir şekilde gönderilmediğini ifade eden mahpuslar; yemek iaşelerinin koğuştaki kişi sayısına göre çok çok az olduğunu, 11 kişiye 3 kişilik yemek verildiğini belirtmişlerdir.
Mahpuslar ayrıca pandemi sürecinden beri koğuşların bir ya da iki defa dezenfekte edildiğini, kendilerine sadece bir litre çamaşır suyu verildiğini ifade etmişlerdir.
6 aydır tekli hücredeler
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne sevk edilen mahpuslara, askeri nizamda ayakta sayım dayatılmış; askeri nizamda sayımın yasal bir dayanağı olmadığından bahisle mahpuslar bu talebe itiraz etmişlerdir. İtirazından dolayı birçok mahpusun tekli hücreye alındığı ve bu hücrelerde tutulduğu raporlarımızda da mevcuttur. Bu süreçte idare ile yaptığımız görüşmeler ve itirazlar neticesinde birçok mahpus tekrar koğuş sistemine alınırken mahpuslardan İ.Ç., M. S.K. ve Y.B.’nin Şubat 2020 tarihinden bu yana tekli hücrede tutulmaya devam edildiği, bu duruma İdare Gözlem Kurulu kararının gerekçe gösterildiği tespit edilmiştir.
Mahpusların daha önceki beyanlarında farklı tarihlerde tüm mahpuslara kamu görevlisi olan gardiyanlar tarafından farklı yöntemlerle işkence yapıldığı ifade edilmiştir. Buna ilişkin beyanlar mahpuslar tarafından yazılı olarak idareye, sözlü olarak ise tarafımızca iletilmesine rağmen bu noktada hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.”
Raporun açıklanması ardından konuşan komisyon üyesi Hülya Yıldırım ise hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dair şunları söyledi: “Mahpus anlatımları incelendiğinde birçok hapishanede Kovid-19 pandemi sürecinin yönetimine ilişkin sorunlarla karşılaşılmakta ve bu durum mahpusların birçok hakkını ihlal etmektedir. Yaşanan hak ihlallerinde idari yöneticiler, personel, denetim yetkisini yerine getirmeyen idari kurumlar sorumluluk taşımaktadır. Bu sebeple tüm idari birimlerin ve her bir kademesinin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve ilgili bakanlıkların; ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmesini ve sorunları ivedilikle çözmesini talep ediyoruz.”