Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgına karşı birçok ülkede sokağa çıkma yasaklarına varan sert önlemler alınırken, belli başlı kimi önlemlerin alındığı Türkiye’de ise risk alanı olarak işaret edilen yerlerin başında hapishaneler var. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye hapishanelerinde toplam 300 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Hapishanelerin mevcut kapasitelerinin çok çok üstüne tekabül eden bu rakam nedeniyle buradaki hasta tutuklar ve çocukların salgına karşı ciddi tehdit altında olduğu belirtiliyor.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Cansu Şekerci, hapishanelerde anneleri ile birlikte kalan çocukların yüz yüze bulunduğu bu tehlikeye ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Alayumat’a konuştu.
Veriler paylaşılmıyor
Adalet Bakanlığı’nın 2018 yılında açıkladığı verilerde 748 çocuğun anneleri ile cezaevinde kaldığını açıkladığını belirten Şekerci, ancak son 2 yıldır buna dair hiçbir veri paylaşmaması üzerinde durdu. CİSST olarak Bilgi Edinme Kanunu kapsamında bu yönlü yaptıkları başvurulara Bakanlığın, ‘kurumun iç işleyişini ilgilendiren bir konu’ yanıtıyla verileri paylaşmadığını söyleyen Şekerci, “Son olarak Temmuz ayında yine aynı kapsamda sorduğumuz soruyu da yanıtlamadığından durumu Kamu Denetçiliği Kurumu’na taşıdık ve kurum, verilerin paylaşılması yönünde bir tavsiye kararı verdi. Bakanlığın bu tavsiyeyi yerine getirmesi için şubat ayından beri bekliyoruz” dedi. Şekerci, Bakanlığın kendileri gibi milletvekillerinin verdiği soru önergelerine de yanıt vermediğini kaydetti.
Ağır bir yük
Gelişim evresinde olan çocukların cezaevindeki tutuklular ile aynı şartları paylaşmasının son derece adaletsiz bir durum olduğunu ifade eden Şekerci, “Fiziksel olarak çocukların bulunduğu yerler, annelerinin tutulduğu koğuşlardır. Yaş grubuna ve kurumda bulunup bulunmamasına göre kreşe de gidebilmektedirler. Onun dışında geçirdikleri tüm süreç, o koğuşun içidir. Temiz havaya ve güneşe erişimlerinin son derece kısıtlı olması, kendi bedensel gelişimleri için oyun oynamak amaçlı kendilerine ayrılmış herhangi bir alan ya da oyun aracı olmaması, yaşlarına uygun ve yeterli besin takviyelerini alamıyor olmaları, çocukların fiziksel gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Öte yandan dahil oldukları hapishane hayatındaki dinamiklere psikolojik olarak uyum sağlamaları da kendileri için ağır bir yüktür” dedi.
Salgın cezaevlerine sıçrarsa…
Şekerci, Türkiye’de giderek yayılan Kovid-19 salgının cezaevlerine sıçraması durumunda ise önünün alınamayacağı uyarısında bulundu. Çocukların içinde bulunduğu şartlar ve bağışıklıklarının zayıf olması nedeniyle risk grubunda olduğunu vurgulayan Şekerci, şunları söyledi: “Ülke genelinde salgın dolayısıyla alınan önlemler, hapishanelerin var olan görünmezliğini kat be kat artırmıştır ve bir tecrit ortamı yaratmıştır. İçeride sadece somut olarak salgın değil, salgının getirdiği korku iklimi ve kapalı kalmanın getirdiği mental yıpranmalar da söz konusu olacaktır. 0-6 yaş grubunun koronavirüse karşı direnciyle ilgili bilimsel yaklaşımı bizim aktarmamız yerinde olmasa da bu salgın dolayısıyla alınan önlemlerin hapishane yaşamına ve mahpusların psiko-sosyal durumlarına etkisi, salgının yanı sıra ilgili makamlarca kesinlikle gözetilmesi gereken bir konudur.”
Şekerci, özellikle 0-6 yaş arası çocukların hapishane şartlarında tutulmaması gerektiğini dile getirdi. “Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin temel ilkelerinden biri olan ‘çocuğun yüksek yararının korunması’, çocuğu görmezden gelen yerel adalet sistemimizde artık her kararda ve her yeni düzenlemede göz önünde bulundurulmalı” diyen Şekerci, salgının kimsenin alışık olmadığı önlemlerle sosyal hukuk devletine duyulan ihtiyacı herkese tecrübe ettirmekte olduğunu da dile getirdi.
Tüm bu süreçte devletin bakım ve gözetim yükümlülüğünü tek başına üstlendiği hapishanelerde salgını önlemek için gerekli tüm adımların geç olmadan atması gerektiğini vurgulayan Şekerci, bu süreçte CİSST Danışma Hattı’na yapılan başvurular hakkında ise şu bilgileri verdi: “Hijyen konusuna bu kadar önem verdiğimiz bu günlerde tutukların bu konuda maddi zorluklar çektiğini ifade edebiliriz. Yine bu süreçte birçok cezaevinde yeni tutuklananlar için karantina odaları bulunmuyor. Bazı cezaevlerinde var ama onlarda da ortak yemekhaneye çıkıyor olmaları, yemeklerin yeterli ve besleyici olmaması ciddi sıkıntı yaratıyor. Yine tutuklular bu süreçte revir imkanından faydalanamıyor. Öte yandan salgın önlemleri nedeniyle tam tecrit durumu yaşıyorlar.”