Avrupa’nın farklı şehirlerinde Türkiye’de Tek Tip Elbise (TTE) politik saldırılarının gündeme getirilmesiyle Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK ) tarafından paneller organize edildi.
16 Şubat Cuma günü Avusturya’nın İnnsbruck şehirlerde organize edilen panele Türkiye’den davet edilen Avukat Ercan Kanar rahatsızlığından dolayı katılamadı. Panel, Demokratik Kürt Toplum Merkezi’yle ortak olarak gerçekleştirildi.
Yapılan saygı duruşunun ardından ilk sözü alan ADHK Konsey üyesi Hıdır Uludağ kampanyanın hedefi, Türkiye zindanlarında tek tip elbise giymeyeceklerini ilan eden tutsakların Avrupa’da sesi olmak ve kamuoyu oluşturarak tutsaklara yönelik katliamları engellemek olduğunu vurguladı.
19 Aralık zindanlar katliamına değinen Uludağ, 19 Aralık’ta yaşananın tam anlamıyla planlı bir katliam olduğunu belirterek sözlerine başladı ve Türkiye zindanlarına yönelik rakamsal verilerle yaşanan hak ihlallerini ortaya koydu. 230 bin civarında tutsağın olduğuna değinen Uludağ kapasitenin oldukça üstünde tutsağın zindanlara atıldığını vurguladı ve yaşananın devlet politikası olduğunu belirtti. Tek Tip Elbise (TTE) saldırısının FETÖ’cü tutuklulara yönelik bir politika olmadığını asıl hedefin devrimci, komünist ve yurtsever tutsaklar olduğunu dile getirdi.
“TTE politikası zorla uygulamaya konuluyor”
Uludağ, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin son süreçte dozajının arttırıldığını, savunma hakkının gasp edildiğini belirtti ve 19 Aralık sonrası yanmış ceset görüntüleri ile topluma mesaj verildiğini dile getirdi. İktidarın ülkeyi anti demokratik KHK’larla yönettiğini, savunma hakkının ihlal edildiğini dile getirdi ve ağırlaştırılmış cezalara çarptırılmış kişilere özel durumlarda uygulanan pratiklerin artık tüm tutsaklara uygulandığını vurguladı. Hapishanelerde onur kırıcı pratikler sergilendiğini belirten Uludağ cinsiyetçi saldırıların yaşandığını, LGBTİ bireylerin bu saldırılara daha fazla maruz kaldıklarını belirtti. İnsanlık dışı saldırıların artık rutin haline getirilmek istendiğini dile getirdi.
Uudağ, bundan sonraki süreçlerde daha farklı pratik adımların atılması gerektiğini belirtti ve herkesi Türkiye’de faşizme karşı direnen tutsaklarla dayanışmayı büyütmeye çağırdı.
Demokratik Kürt Toplum Merkezi (DKTM) Temsilcisi özelde Efrin de yaşanan işgal girişimine değinen temsilci Efrin sorunun cezaevleri sorunuyla birbirinden kopuk olmadığını zindandaki mücadelelerin dışarıya yansıtma ve dışarıdaki mücadelenin de içeriye moral ve destek olması gerektiğini vurguladı. Faşist devletin Türkiye zindanlarında yaptığı fiziki baskılardan Avrupa’da ise uygulanan ve sistematik hale getirdiği psikolojik baskılardan bahsetti. Özelde Efrin’de yaşanan savaşta emperyalistlerin politikalarından bağımsız olmadığını bilmemiz gerektiğini ve Türk hakim sınıflarının yaşanan savaşta ölen asker sayısını gizlediklerini Ortadoğu’da bir batağa saplandıklarını, Kobane’de olduğu gibi Efrin’de de er yada geç Kürt halkının başarıyla çıkacağının altını çizdi.