Bizimle iletişime geçin

Güncel

Şule Çet davasında sanıkların tutukluluğuna devam kararı

Bir plazanın 20’nci katından düşerek, şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Şule Çet’in ölümünden sorumlu sanıkların yargılandığı dava duruşması sona erdi. Duruşmada Şule Çet’in babası İsmail Çet sanık avukatlarına “Senin kızın olsaydı böyle konuşur muydun” diye tepki gösterdi

Bir plazanın 20’nci katından düşerek, şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Şule Çet’in ölümünden sorumlu sanıkların yargılandığı dava duruşması sona erdi.  Duruşmada Şule Çet’in babası İsmail Çet sanık avukatlarına “Senin kızın olsaydı böyle konuşur muydun” diye tepki gösterdi.

Ankara’da bir plazanın 20’nci katından düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren 23 yaşındaki Şule Çet’in ölümünden sorumlu sanıkların yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen aranın ardından devam etti.

Duruşma salonunda bir sıra sanık yakınlarına ayrılırken, ilk olarak güvenlik gerekçesiyle onlar duruşma salonuna alındı. İzleyiciler ile sanık yakınları arasına da çevik kuvvet polisleri tarafından etten duvar örüldü.

‘Kızımın ekonomik sıkıntısı yoktu’

Şule Çet’in babası İsmail Çet öğleden sonraki duruşmada konuştu. Baba Çet, şikâyetçi olduğunu söyledi. Kızının 3 yıl önce Ankara’ya geldiğini, Gazi üniversitesi Tasarım bölümünde okuduğunu, her ay 500 TL kendisinin gönderdiğini, 400 TL de burs aldığını belirtti. Çet, “Kızım ilk yılını dershanede bitirdi. Ankara’ya bir kere geldim. Dershaneye gittiğinde geldim. Öğrenci yurdunda kalıyordu. Erkek arkadaşı olduğunu bilmiyordum. Ekonomik sıkıntısı yoktu. 29 Mayıs günü olayı öğrendim. Davaya katılma talebim var “ diye konuştu.

Ağabeyleri: Şikayetçiyiz

Çet’in ağabeyi Şenol Çet ise ifadesinde, “29 Mayıs sabahı iş yerinde çalışırken, şahsıma bir telefon geldi. Kız kardeşiniz yüksekten düştü buraya gelmeniz gerekiyor dendi. Tatilde yanımızda kalıyordu. İstanbul Sultangazi Mahallesi’ne geliyordu. Babam gönderiyordu. Ara sıra ben de gönderiyordum. Çok zorlandığı zaman da söylerdi elimden geldiği kadar yardımcı olurdum” diye belirtti.

Şule Çet’in üvey kardeşi Ercan Bıçak, “Ben Ankara’ya geldiğinde yardımcı olamadım. Ama öncesinde yardımcı oldum. Kendisi tatillerde çalışmak istiyordu. Şikâyetçiyim, davaya katılma talebim var” dedi.

Çet’in diğer üvey ağabeyi İbrahim Bıçak, Şule’ye ellerinden geldiği kadar yardımcı olduklarını, ekonomik sıkıntı çektiğinden bilgisi olmadığını belirtti. Bıçak, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılma talebi olduğunu belirtti.

‘Devriye attığım saatteydi’

Ailenin beyanı ardından tanıklar dinlendi. İlk olarak tanıklardan o akşam Yelken plazada güvenlik görevlisi Arif, daha önce ifade verdiğini söyledi. Güvenlik görevlisi Akif Deniz, 5’inci ayın 28-29’a bağlayan geceydi. Murat Abalı ile birlikte görevliydik. Çağatay Aksu, giriş yaptı. Aksu, otopark kapısının neden kapalı olduğunu sordu ve ‘arkadaşlar ofise dolap getirecek’ dedi. Açamam dedim. Peki dedi ve döndü. Yanında Berk ve Şule Hanım vardı. Çağatay Bey, ‘Sizin dediğiniz olsun yarın dolabı getirsinler’ dedi. Çağatay Aksu ve beraberindeki iki kişi diye kayıt düştüm. Geldiklerinde 00.30’du. Sabah namazını kıldıktan sonra ben otoparka indim. Gece 03.50 sularında Murat beni aradı ‘Kütleme oldu. Gel’ dedi.

‘Çağatay sakindi’

Ben de geldim. Arkadaşlar ile mütalaada bulunurken, binanın etrafında gezdik. Ekrandan baktık, anormal durum var mı diye. Sonrasında Konya yoluna baktık. Murat ile konuşurken ekran da gördüm. Berk beyin elleri saçları içinde oturmuş olarak gördüm. İneceklerini göreceğiz. Berk’in asansör içinde oturduğunu gördüm. Olay sonrasında isimlerini öğrendim. Çağatay isimli şahıs ‘hadi gidelim’ dedi. Ben beraberlerindeki ‘hanımefendi nerede’ dedi. Berk bey bana ‘çıkıp, gitti görmedin mi dedi. Sonrasında Murat arkadaşım peşlerine takıldı. Ben ekrana baktım. Murat geldi, ‘Kızın düştüğünü söylüyorlar’ dedi. Polisi, ambulansı aradık. Çağatay aracına binip, ayrılıp gitti. Ekrandan gördüm. Berk, Murat’ın peşinden geldi. Cep telefonunu açarak, ‘Lan neredesiniz şerefsiz’ diye Çağatay ile konuştu. O da ben geliyorum. Düştüğü yere bakmak için itfaiye aracı geldi.”

Avukat Umur Yıldırım, tanığa “her gelen misafire kayıt yapıp, yapmadıklarını, ofis sahiplerini de kaydediyor musunuz?” diye sordu.

Tanık Deniz, “misafirleri kaydediyoruz, ofis sahiplerini de gece 00.00’dan sonra gelirse kayıt altına alıyoruz. Çağatay çok rahattı. Çağatay Bey sürekli ‘Hadi gidelim, hadi gidelim’ diyordu.

Ardından tanık Murat Abalı’ da o gece görevli olduğunu belirtti. Yaklaşık bir yıldır görev yaptığını, o akşam iki araçla geldiklerini söyledi. Berk Akand’ın ekranda gördüğü kadarıyla sallanarak, yürüdüğünü ifade eden Abalı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Berk Akand telaşlıydı. Çağatay sakindi. Yürüme olayı oldu. Dışarı çıktılar. Berk sürekli Çağatay’a kızın nerede olduğunu sordu. Çağatay kızın düştüğünü sordu. Yukarı düştüğünü söyledi. Bende Akif abiye söyledim. Sonrasında polis ekiplerini aradık, 15 dakika sonrasında geldi. Direk yukarıyı gösterince ben içeri girdim. Çağatay plazadan ayrıldı. Sonrasında 10 dakika sonra geldi.”

‘Şule iş arıyordu’

Çet’in ev arkadaşı Lila da tanık olarak dinlendi. Lila, “Şule’den köpek aldım. 3 aydır tanıyorum. 3 aylık bir tanışıklığım var. Köpek edinme ile ilgili görüşüyorduk, sonrasında ev arkadaşı olmaya karar verdik. Armada’nın orada çalışıyordu. Eğlence merkezinde çalışıyordu. Biz birlikte taşınmaya karar verdiğimizde ayrıldı. Ayrılmadan önce Çağatay’ın yanında çalışıyordu. İşyeri kapandığı için ayrıldı. Ailesinin yardım edip, etmediğini bilmiyorum. Bahçeli’de oturuyorduk. Olaydan bir hafta önce o eve taşınmıştık. Hem Şule hem ben iş arıyordum. Bir kasayı açmam gerekiyor diye gitti. Çağatay bize hiç gelmedi. Erkek arkadaşı Furkan diye biri vardı. Onunla köpek sahiplendiğim zaman gördüm. Ortak ev tuttuğumuzda hiç bizim eve gelmedi” diye konuştu.

Sabah aradığında Çet’e ulaşamadığını anlatan ev arkadaşı Lila, “En son konuştuğumuzda bir şey yoktu. Benden yardım istemedi. Mesajlardan sonra geleyim dedim. Yine cevap vermedi. Ben o mesajları anlamadım. Benim Türkçe’yi iyi bilmediğimi biliyor. Mesajı sabah da görmüş olabilirim. O gün hiç Muhammed Furkan ile görüşüp, görmediğini bilmiyorum” diye ekledi.

Umur Yıldırım, “Şule o gün rutinin dışında bir hareket gördünüz mü?” diye sordu. Lila cevabında, “Her zaman sessiz, sorunu yoktu” diye ekledi.

Tanık, akand’ı yalanladı

Sanık tanıklarından Pınar Turgut, daha önce verdiği ifadeyi kabul ederek, şöyle devam etti: “2004 yılında tanıdım. Üniversite’den çıktıktan sonra 8 sene görüşmedik. Berk ile duygusal anlamda arkadaşlığım yoktu. Berk’i olay olmadan 10 gün önce gördüm. İnstagram’dan haberleştik. Olay günü Berk aradı. Mesaj da gönderdi, telefon da açtı. Beni davet etti, plazaya çağırdı. Çağatay ile Şule olduğunu söyledi. Ertesi gün işim olduğu için gidemeyeceğimi söyledim. Şarkı videoları, Çağatay ve Şule’nin bir videosu vardı. 10-15 saniyelik bir video vardı. Karanlıktı, videoda çok bir şey belli olmadı. Gel oturalım diye mesaj atıyordu. İkisi ‘burada oturuyor, biz de oturalım ‘. Saat bir gibi sessize aldım. Sabah telefonda ‘kötü şeyler oldu’ sonrasında ‘ beni ara’ dedi. Benim hatırladığım gece 2.30 gibi mesaj atmıştı. Sabah ben aradığımda anlattı, inanmadım. Sonrasında televizyonda öğrendim.”

Berk Akand ise ifadesinde ‘kötü şeyler oldu’ mesajını sabah attığını iddia etmişti.

Sanık avukatları tanığa ısrarla mesajın gece atılıp, atılmadığından emin olması yönünde ısrar etti. Tanık Turgut ise, “Ben ne ifade verdiysem arkasındayım. HTS kayıtlarına bakabilirsiniz, çıkarın. Ben o saatlerde olduğunu gördüm” diye cevap verdi.

Sanıktan ilginç savunma

Nişanlısı olduğu için mesajları sildiğini iddia eden sanık Berk Akand, “Pınar beni terslediği için ona kızdım sildim. Nişanlımla da bir iki ay önce ailevi sorunlardan dolayı tartıştık, ayrıldık. Videolar hayati önem taşıyordu” diyerek, kendini savundu.

Berk Akand ve Çağatay Aksu’nun arkadaşı olan ve o akşam Rıfkı denilen işyerinden ayrılan Mustafa Ali, de tanıklıklarını anlattı. Akand’ın sabah kendini aradığını, “Kız kendini camdan aşağı attı” dedi. Sonrasında yakın arkadaşı Üzeyir’i aradığını belirten Ali, sonrasında karakola gittiğini belirtti. Şule’nin psikolojisinin yerinde olduğunu da sözlerine ekledi.

Ofis sahibi de tanık olarak dinledi. Olay günü savcılıkla birlikte olay yeri incelemede içerde içki şişeleri görmediğini kaydetti.

Avukat Umur Yıldırım, Mersin Üniversite’sinde tıp uzmanları tarafından hazırlanan mütalaayı mahkemeye sunmak istediklerini söyledi.

‘Çet’in kalçasında ısırık izi var’

Uzman mütalaayı açıklayan Yıldırım, vajinal kısımda da YSTR olduğu, anal kısımda ekimozlara ve amilaza dair açıklamalar olduğunu belirtti. 3 defa adli tıp raporu alındığını ve Çet’in kalçasında ısırık izi olduğunu bunu fotoğraflarda sabit olduğunu ifade etti. Çet’in tecavüze uğradığını ve bunun delillerle ortaya çıktığını belirten Yıldırım, videolarla ilgili tüm videolarda gece 1.40 – 2.30 arasında ne olduğunun muamma olduğunu aktardı.

Müşteki avukatı “insan öldürmeden” tutuklama talebinde buluyoruz. Bu dosyada verilen tutukluluk devam kararının emsal olacağını vurgulayan katılan avukatları tutukluluk halinin devamını istedi.

Sanıktan beraat talebi

Sanıklardan Berk Akand suçsuz olduğunu belirterek, tahliye talebinde bulundu. Sanıklardan Çağatay Aksu da Çet’in ev arkadaşı Lila’nın ifadelerini kabul etmediğini, Çet’in intihar ettiğini öne sürdü. “Ben tahliye istemiyorum. Beraat talep ediyorum” demesi salonda tepkiyle karşılandı.

Sanık avukatlarının medya rahatsızlığı

Sanık avukatları katılan vekillerinin televizyonda beyanat vermesine dair suç duyurusunda bulunmasını isteyerek, müvekkilleri hakkında algı operasyonları yapıldığını öne sürdü. Mahkemenin bu duruma son vermesi gerektiğini talep eden sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.

Avukattan hastalık tespiti

Çet’in major depresif olduğunu öne süren sanık avukatı, Çet’in son bir yılda yaptığı sosyal medya paylaşımlarını talep etti.

Şule çet’in babasında sanık avukatlarına tepki

Çet’in babası İsmail Çet de sanık avukatlarına tepki göstererek “Senin kızın olsaydı sen ne derdin, para için değer miydi” dedi.

Sanık avukatları ile mahkeme heyeti arasında tartışma yaşandı. Çağatay Aksu’nun avukatı müvekkilinin kaçma şüphesi olmadığını ve uzun tutukluluk süresi göz önüne alınarak, serbest bırakılmasını istedi. Sanık avukatı DNA’nın bir insandan bir insana nasıl geçebileceğinin bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti.

Tutukluluk devam talebi

İddia makamı ATK raporunda yer alan vücudunda çok sayıda darbe olduğu yaşamını yitirmesinin düşmeden kaynaklı olup olmadığının yeniden araştırılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını ve tutukluluk halinin devamını istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti:

Maktul Şule Çet ile ilgili düzenlenen Ankara Adli Tıp Kurumu’nda çok sayıda lezyon vr ekimoz bulunduğu tespitine ilişkin dosyanın tüm evraklarla birlilte İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, maktulün kalça kısmında ısırık izi olduğu söylendiği vücudundaki tüm ekimoz ve lezyonların düşme sonucu oluşup oluşmayacağı düşmeden önce herhangi bir darba maruz kalıp kalmadığı, boğaz kemiği (hiyoit) tespit edilebildiği takdirde ölmeden önce kırılıp, kırılmadığının tespiti, Çet’in parmakları arasında çıkan Berk Akand’a ait çokan DNA örneklerinin. Telefon, bilgisayar, halay çekme ya da el tokalaşma ile geçip, geçmediğine ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasına, PSA sıvısının vücutta kaç saat kalabileceği, PSA sıvısına dair ATK’den ayrıntılı rapor istenmesine karar verdi. Tutuklu sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 15 Mayıs 2019 tarihine ertelendi.(MEZOPOTAMYA HABER)



Aralık 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031 

Daha Fazla Güncel Haberler